tag:blogger.com,1999:blog-21081769161051883942024-03-07T17:24:16.968+03:00Gündoğan YayınlarıHer Kitabın Bir Kaderi Vardır...Maruf Çetinhttp://www.blogger.com/profile/05581185962328923109noreply@blogger.comBlogger150125tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-41375103100498988172024-03-07T17:19:00.005+03:002024-03-07T17:23:29.315+03:00İnsan Toplum Ve Kültür Üzerine/(Denemeler)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYmDfk7vci0dHAKDMRLv2m21ZI5RYPIEXteh47RKA6L0-RBrdkNTCyYNHKjgA5LNn2ttJsOFp9y3ZElBh5iIECAYvJo0vWaRZo-PjRbh6hyphenhyphen05YBIO2xjwhKfKnq09yAi8KVFLIHLW9doqkcMFIYV8nNy3VgwhIwt3voSDARqMlyyeNCOC5WCU1yRc1DEGO/s2480/-%C4%B0nsan-Toplum-%C3%B6n-wep.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2480" data-original-width="1594" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYmDfk7vci0dHAKDMRLv2m21ZI5RYPIEXteh47RKA6L0-RBrdkNTCyYNHKjgA5LNn2ttJsOFp9y3ZElBh5iIECAYvJo0vWaRZo-PjRbh6hyphenhyphen05YBIO2xjwhKfKnq09yAi8KVFLIHLW9doqkcMFIYV8nNy3VgwhIwt3voSDARqMlyyeNCOC5WCU1yRc1DEGO/s320/-%C4%B0nsan-Toplum-%C3%B6n-wep.jpg" width="206" /></a></div><p style="text-align: center;">-“Tefekkür bilimden önce gelir” Durkheim (réflexion/derin düşünce)</p><p style="text-align: center;">-İbni Sina der ki; “Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek de tehlikelidir.”</p><p style="text-align: center;">-Filozofların aydınlatmadığı toplumları şarlatanlar aldatır. (Fransız filozofu Condorcet)</p><p style="text-align: center;">-Schopenhauer’ın şöyle söyler “İnsanlar ayaklarının dibinde duran şeyi, gökte bulutların arasında ararlar.”</p><p><br /></p><p>İnsanların kullandığı ve sayısız faydalar sağlayan her pratik aracın, aygıtın, yöntemin, tekniğin, malzemenin gerisinde birçok insanın yoğun zihinsel emeği, çalışması vardır. Ancak sistemli, amaçlı ve yöntemli düşünüşün yani tefekkürün yaşandığı kültürler bilimde, sanatta ve her türlü toplumsal yaşam alanında yaratıcı olabilmektedirler. İnsan beyninde, kültürde kavram zenginliği olmadan, bu kavramlar zihinde yoğrulup olgunlaştırılmadan, işlenmeden yeni ve orijinal düşünceler oluşturulamamaktadır; bu durumda kültürde mekanik tekrarlar baş göstermekte ve toplum bir kısır döngü, sığ bir yaşam içinde debelenip durmaktadır.</p><p>Tefekkür (réflexion/derin düşünce)zihni terbiye ve disipline eder, zihne bütünsel, tutarlılığı olan bir görüş, bir doğrultu kazandırır. Böyle bir düşünce tarzından mahrum olan ve bu tür bir zihin eğitiminden geçmeyen beyinler kısırdır. Zihnin tasarımları, kuramsal birikimleri olmadan yaratıcılığı da olamaz. Dolayısıyla ekonomide mal ve hizmet üretimi de önce zihinsel üretime dayanmaktadır.</p><p>Gerçekte değişmenin, gelişmenin temelinde de tefekkür vardır. Ne kadar düşünürsek o kadar yaratıcı olur ve değişiriz. Bu durum hem birey hem de toplumlar için geçerlidir.</p><p>Toplumlarda bütün yeniliklerin, ilerlemelerin motoru insandaki ihtiyaçla birlikte merak etme özelliğidir. Günlük, basit merakın, düşüncenin ötesinde oluşan tecessüs ve tefekkür, artık yeni bir fikrin, nesnenin, aletin, teorinin oluşturulması yolunda ciddi bir yolculuğa çıkmak demektir. Söz konusu davranış insandan o ölçüde de bir çaba, irade ve tutku ister.</p><p>Burada tecessüsü yoğun bir anlama, kavrama, inceleme merakı olarak kullanıyoruz</p><div><div>Dizisi: Çağdaş Türk yazarları</div><div>Türü: Siyaset bilimi/Sosyoloji</div><div>Yayıncı: Eren Gündoğan</div><div>Düzelti: Ahmet Uludağ ve Uğur Özdal</div><div>Yayına Hazırlayan: Tuğba Tuğçe Gündoğan</div><div>Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı</div><div>Cilt Bilgisi: Amerikan cilt</div><div>Kağıt Bilgisi: Enzo cremy </div><div>Basım Tarihi: Mart 2024</div><div>Sayfa Sayısı: 188</div><div>Kitap Boyutları: 13,5x21 cm </div><div>ISBN No: 978-975-520-379-4</div><div>Barkod No: 9789755203794</div></div><div><br /></div><div><div><b>Dr. Aydın Yaka</b>, 1967 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. Ayrıca ilgili bölümlerden Felsefe Tarihi ve Pedagoji sertifikaları aldı. Bir süre öğretmen okullarında çalıştıktan sonra sırasıyla; Erzurum Kâzım Karabekir Eğitim Enstitüsü’nde, Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü’nde ve İzmir Eğitim Enstitüsü ile İzmir Yüksek Öğretmen Okulu’nda Sosyoloji ve Pedagoji öğretmenliği yaptı. 1982 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nde öğretim görevlisi oldu. 1992’de aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora yaptı ve o yıl içinde Eğitim Bilimleri Bölümü’ne yardımcı doçent olarak ataması yapıldı. Çalışma alanı ve verdiği dersler Sosyoloji, Eğitim Sosyolojisi, Eğitim Tarihi ve Eğitim Felsefesi ile ilgilidir. Yazdığı bölümlerle eğitimle ilgili (Eğitime Bilimine Giriş dersi gibi) üç kitabın yazımına katkıda bulundu. 2009 yılında emekli oldu. Ancak iki üniversitede verdiği derslerine 2015 yılına kadar devam etti. 2011 yılında “Sosyal Değişme-Türk Modernleşmesi” başlıklı, 2015 yılında da “Sosyoloji Yazıları” başlıklı kitapları Gündoğan Yayınlar’nda basılıp yayınlanmıştır. Ayrıca 2016 yılında “Egede Bir Köy Barbaros-Monografik Araştırma” başlıklı kitabını yayımlamıştır. Bunların yanında esas olarak sosyoloji, eğitim ve modernleşme ilgili olmak üzere toplam yüz dolayında makalesi, bilimsel dergilerde, bilimsel kongreler sonrası yayınlanan kitaplarda, Milliyet, Radikal ve Habertürk gibi gazetelerde yayınlanmıştır.“aydinyaka.com Toplumsal Dinamik” başlıklı bir internet sitesinde de makalelerini yayımlanmaktadır.</div></div><div><br /></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-19708383164777037032024-03-07T17:11:00.002+03:002024-03-07T17:20:34.813+03:00Yaşanmış Kısa Hikâyeler<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghhWVRkUbsj5USFIAFuGDuI5BwC4Tvk1naeaNnK083TEcOWPOp3vjqFPs443YzZoNbSeWbscw4jurvD9aok46tsOo1bmKJGFA0HkMWqG90WChYqwtB9c744f1WjCS9XWz8SGwjIrxpwD0NINfZKjuoomUUXB7ROUflJuzf1RW69mCImgnrPiMMtOPzq3No/s2481/ya%C5%9Fanm%C5%9F-hikayeler-%C3%B6n-wep-2.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2481" data-original-width="1595" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghhWVRkUbsj5USFIAFuGDuI5BwC4Tvk1naeaNnK083TEcOWPOp3vjqFPs443YzZoNbSeWbscw4jurvD9aok46tsOo1bmKJGFA0HkMWqG90WChYqwtB9c744f1WjCS9XWz8SGwjIrxpwD0NINfZKjuoomUUXB7ROUflJuzf1RW69mCImgnrPiMMtOPzq3No/s320/ya%C5%9Fanm%C5%9F-hikayeler-%C3%B6n-wep-2.jpg" width="206" /></a></div><p><br /></p><p>İnsanların mutlulukları, onların, kendi öz vatanlarında öz kültürlerine tam ve kesin bağlılık göstererek, yaşama tarzında, düşüncelerinde, insani münasebetlerinde milli ve yerli olmalarıyla gelişir, artar inancındayım. Yazdığım mütevazi kitaplarımda, bunu dikkate alarak, Türk Milleti’nin, yani kendi insanımızın, derinlerinde titizlikle muhafaza edip koruduğu, -karmaşık hale gelmiş, insanların gidecekleri yönde tereddüte düşme ihtimalinin tahrik edildiği bir dünyada- uygulamaya çalıştığı, uyguladığı yaşayış biçimini, düşüncelerini elimden geldiği kadar, özünde olduğu gibi yansıtmaya özen gösterdim. Bu kitabımda da bunlardan bazı kesitlere, gerçek ve yalın olaylarla ayna tutmak istedim. Yanlışlarımı görürseniz eleştirmenizi ve hoş görmenizi dilerim. /Ali Kurdoğlu</p><div style="text-align: left;"><b>Sam Yayınları</b> <br />Dizisi: Çağdaş Türk yazarları<br />Türü: hikâye<br />Yayıncı: Eren Gündoğan<br />Düzelti: Ahmet Uludağ ve Uğur Özdal<br />Yayına Hazırlayan: Tuğba Tuğçe Gündoğan<br />Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo cremy <br />Basım Tarihi: Mart 2024<br />Sayfa Sayısı: 176<br />Kitap Boyutları: 13,5x21 cm <br />ISBN No: 978-975-520-361-4<br />Barkod No: 9789755203614</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><div>Ali Kurdoğlu (nüfus kayıtlarında ‘Kurt’) 1936 yılında Bayburt’un merkez Darıca köyünde bir çiftçi ailesinin beşinci çocuğu olarak doğdu.</div><div>İlkokulu Arhavi’de okudu. 1945 yılında dokuz yaşında iken babasını kaybetti, annesi ve bir küçük kardeşi ile kaldı. 1947 yılında ilkokulu bitirdikten sonra (Arhavi’de ortaokul olmaması sebebiyle) ailece Trabzon’a giderek Trabzon Kemerkaya Erkek Ortaokulu’na kaydoldu. İki yıl bu okulda okudu; 1949 yılında okulunun öğretmen okuluna dönüştürülmesi dolayısıyla ortaokul 3. sınıfı Trabzon Lisesi’nin orta kısmında okuyup buradan 1950 yılında mezun oldu; aynı yıl Trabzon Erkek Öğretmen Okulu’na kaydoldu. Birinci sınıfı gündüzlü, ikinci ve üçüncü sınıfları ise devlet parasız yatılı olarak tamamladı ve 1953 yılında mezun oldu.</div><div>Mezuniyetinin ardından Bingöl’ün Kiğı ilçesi Cıbır Köyü ilkokuluna başöğretmen olarak atandı, burada iki yıl çalıştı ve 1955 yılı Mayıs’ında askere gitti.</div><div>Terhisini takiben Trabzon’un köylerinde ve merkezde öğretmenlikler yaptıktan sonra Ankara Gazi Eğt. Enstitüsü İngilizce bölümü imtihanlarını kazanarak bu okula girdi ve 1960 yılında eğitimini tamamladı; aynı yıl Samsun Kız Sanat Okuluna İngilizce öğretmeni olarak atandı.</div><div>1974 yılında okul dergisi Petek’i çıkarmaya başladı, bu okuldan ayrılana kadar da devam etti. 1975 yılında ‘Türk Basınında Kıbrıs’ın İkinci Fethi’ adıyla Samsun’da bir sergi açtı. Daha sonraki yıllarda bu sergiyle ilgili bütün varlıkları Genel Kurmay’ın eğitim dairesine verdi.</div><div>1976 yılında İngiltere’ye ikinci defa gönderildi ve aynı yıl Samsun Yüksek İslam Enstitüsü İngilizce öğretmenliğine ve müdür yardımcılığı görevine getirildi. 1981 yılı sonunda da kendi isteğiyle emekli oldu.</div><div>Halen Samsun’da oturan Ali Kurdoğlu evli olup biri erkek dört çocuk babasıdır.</div><div><br /></div></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-79989142131092369852024-03-07T16:50:00.000+03:002024-03-07T16:50:51.612+03:00POLİTİKANIN YENİDEN KEŞFİ/Hannah Arendt’in Politik Düşüncesine Giriş<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhR94q9TWg-Qk73SpRUyjLXLyE2hRNbr5mJVXWuLoi4IDqdQ-Wv-eriDImnDdXRBxxf3JFH3Ka7T977XTzxyrlVyWoUBHwEQPigsR1orevVi9A1xTihGk89_p8rOA-oPwQvrT46ieqLJwiFSc9ksucSj-idPf-Q79i2E-TeKbuKuzwew-i8CDFpAtwZF5x/s2422/Hanna%20Arendt-%C3%B6n-wep.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2422" data-original-width="1594" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhR94q9TWg-Qk73SpRUyjLXLyE2hRNbr5mJVXWuLoi4IDqdQ-Wv-eriDImnDdXRBxxf3JFH3Ka7T977XTzxyrlVyWoUBHwEQPigsR1orevVi9A1xTihGk89_p8rOA-oPwQvrT46ieqLJwiFSc9ksucSj-idPf-Q79i2E-TeKbuKuzwew-i8CDFpAtwZF5x/s320/Hanna%20Arendt-%C3%B6n-wep.jpg" width="211" /></a></div><br /><p>Hannah Arendt (1906-1975) politik düşünüşüyle tam anlamıyla kendine özgü kaldı. O, “entellektüel doğası itibariyle, yakınlıklar kurma ve ideolojik gruplaşmalar oluşturma ihtiyacı olmadığı” için bunun hep bilincinde oldu ve asla pişmanlık duymadı. Arendt daima, geçmişten gelen dinsel ve metafizik yolgösterenlerin çağımızdaki çöküşünden sonra, artık “zeminden yoksun”, yani önceden verili politik ideolojilerin yapay güvencesinden yoksun olarak düşünmenin zorunlu olduğu kanaatini dillendirdi. </p><p>Gerçekten de Arendt’in politik yazıları ‘sol’, ‘sağ’, ‘liberal’ ya da ‘tutucu’ şeklindeki yaygın sınıflandırmalara elverişli değildir. Onun yazıları Antik Yunan’daki politika kavramına göndermede bulundukları oranda, yaşamın tüm alanlarında toplumsal özgürleşim ve demokratikleşme yönündeki modern taleple keskin bir zıdlık arzeden, gözden kaçmaz bir seçkinci ton taşırlar. Öte yandan Arendt, 60’ların sonlarındaki radikal öğrenci hareketlerine sempati duymuş ve devrimci şura cumhuriyetlerinin tarihine hayranlıkla bakmıştır. Genelde asla birbirleriyle bağdaşmaz kabul edilen radikal demokratik ve tutucu ögelerin bu şekilde ilişkilendirilmesi onun politik tavrı için gayet karakteristiktir; nitekim bu aynı zamanda, geçmişten devralınan birtakım politik kategorilerin ne derece şaibeli olduğunun da göstergesidir</p><div style="text-align: left;">HEINER BIELEFELDT</div><div style="text-align: left;"><div>POLİTİKANIN YENİDEN KEŞFİ</div><div>Hannah Arendt’in Politik Düşüncesine Giriş</div><div><br /></div><div>Orjinal İsmi:Wiedergewinnung des Politischen<br />Eine Einführung in Hannah Arendts politisches Denken</div><div><br /></div></div><div style="text-align: left;">Almancadan Çeviren: Alper Tolga Çırakoğlu<br />Dizisi: Felsefe Dizisi<br />Türü: Siyaset Felsefesi <br />Editör: Tuğba Tuğçe Gündoğan<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo Cremy<br />Basım Tarihi: Eylül 2023<br />Sayfa Sayısı: 128<br />Kitap Boyutları: 13,5x 21 cm<br />ISBN No: 978-975-520-378-2<br />Barkod No: 9789755203782</div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-86928521304723261442024-03-07T16:28:00.001+03:002024-03-07T16:28:40.973+03:00Muska /(hikâye)<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhf8VCEa1cwoloKofg5hKWOG4jiJpcpDoScXy1o0sAI96iGU038_-FPkgtdlqG6NohMMcN85VKH6VyDfjGLsi1Fyz1KnSib0RwIelSAIe15zK7AQS9ImLWo_TRpV_qkWiSyKQM5gEoImIOUYidLDe55LfYnp3hoI4F9DMpLqQZmY4t5gs9wy8p9PKlIeXR0/s2481/muska-%C3%B6n-2023--wep.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2481" data-original-width="1595" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhf8VCEa1cwoloKofg5hKWOG4jiJpcpDoScXy1o0sAI96iGU038_-FPkgtdlqG6NohMMcN85VKH6VyDfjGLsi1Fyz1KnSib0RwIelSAIe15zK7AQS9ImLWo_TRpV_qkWiSyKQM5gEoImIOUYidLDe55LfYnp3hoI4F9DMpLqQZmY4t5gs9wy8p9PKlIeXR0/s320/muska-%C3%B6n-2023--wep.jpg" width="206" /></a></div><br />2001 Yılında Ömer Seyfettin Hikâye Yarışmasında mansiyon kazanan, Muska, Kravat, Harman Makinesi, Soğuk Yastık, Bir Küçük Yürek, Balıkçı, Yosun, Yemin, İntizar, Ah Hasan Ah adlarını taşıyan 10 hikâyeden oluşan bu kitap buram buram Anadolu kokmaktadır.<p></p><p>Anadolu’nun insanı çok cefakâr çok da vefalıdır. Onun sevdası bir göze başı, bir ağaç gölgesi, serin bir yayla belki. Gönlünde, doğduğu yerin özlemi hiç eksilmez. Ola ki oralardan ayrılacak olsa kendini gurbette sayar. Hep burnunda tüter memleket hasreti, sevgiliye kavuşma özlemi. Onun içindir ki cenazelerin bile gurbette kalmasına razı olmaz yüreği.</p><p>Ne zaman karşısına çıksa çocukluktan tanıdık bir yer hemen içindeki o çocuk çıkar ortaya. Arar oyuncaklarını bazen söğüt dalından bir at bazen şeker pancarından yapılmış araba, oynamaya başlar yorulana kadar. Koşturup durur o tepeden bu tepeye. Yatar uzanır çayırlarda, çiçek kokuları sarar her yanı, arılar dolaşır etrafında… </p><p>Karanlık çökünce bütün oyuncaklar silinip yok olur gözünün önünden.</p><div style="text-align: left;"><b>Sam Yayınları </b><br />Dizisi: Çağdaş Türk yazarları<br />Türü: hikâye<br />Yayıncı: Eren Gündoğan<br />Düzelti: Ahmet Uludağ ve Uğur Özdal<br />Yayına Hazırlayan: Tuğba Tuğçe Gündoğan<br />Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo cremy <br />Basım Tarihi: Mart 2024<br />Sayfa Sayısı: 176<br />Kitap Boyutları: 13,5x21 cm <br />ISBN No: 978-975-520-362-1<br />Barkod No: 9789755203621</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><div>Mahir Adıbeş, Bayburt’ta 1964’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini memleketinde yaptı. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni bitirdi. 1986 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesi Tarım İlçe Müdürlüğü’nde veteriner hekim olarak göreve başladı. Aynı yıl askere gidip yedeksubay olarak Millî Savunma Bakanlığı İç Tedarik Bölge Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Atlı Muhafız Alayı’nda askerliğini tamamladı. 1987 yılında Lice’ye Tarım İlçe Müdürü olarak atandı. 1990 yılında bir yıl süreyle aynı ilçede kaymakam vekilliği yaptı. 1991 tarihinde Şap Enstitüsü’ne geçti. 1996 yılında viroloji uzmanı oldu. 2003 yılına kadar Şap Enstitüsü Müdür Yardımcısı olarak çalıştı. Hâlâ İzmir’de bir kamu kurumunda idareci olarak çalışmaktadır. Evli ve beş çocuk babasıdır.</div><div>1996, 1997 ve 2001 yıllarında Ömer Seyfettin Hikâye Yarışmalarında ödüller kazandı. 2008 yılında M. N. Sepetçioğlu Hikâye yarışmasında mansiyon aldı.</div><div>1997 yılında Almanya’da düzenlenen Uluslararası Hikâye Yarışmasında “Yarenim Var Yıldızlardan” adlı hikâyesiyle Deutsche Welle ödül aldı. Bu hikâye Almanya’da Almanca ve Türkçe olarak yayınlandı.</div><div>Tuzla Belediyesi tarafından düzenlenen 2001 yılı roman yarışmasında “Ateşle Dans” adlı romanıyla mansiyon ödülüne layık görüldü. 2008 yılı Tanpınar Roman yarışmasında “Veliaht” adlı eseriyle ikincilik aldı.</div><div>1999 yılında Yeni Kervan Dergisi tarafından yılın hikâyecisi seçildi.</div><div>Türkiye Yazarlar Birliği ve Çocuk Edebiyatçıları Birliği yönetim kurulu üyeliği yaptı. Türk Veteriner Hekimleri Birliği Dergisini dört yıl süreyle çıkardı. Birçok dergide hikâyeleri, denemeleri, eleştirileri yayınlanan yazar hâlâ Bizim Külliye, Kümbet, Berceste ve Işığın Kaynağı dergilerinde yazıyor.</div><div><br /></div></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-16209271448041914462023-10-27T00:24:00.001+03:002023-12-19T23:40:20.145+03:00Sevdalar Yaşanmadan (Ömrümüzü Çalanlar)<div style="text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-s4t8LKxIMcb6gOiYZE55gDP0wlvK0JzBtGDwK0yeu5DczvD6sHNcYJjow8ph3iVXeWIDt1AOdwZLiBYQQIMfdjYyH4_gsRrpNewSCIlWoMxjBMsioLBOFihI5G8L2pWLjpZlg4cfgqVRxPqsoQ20qf-DgDE8FbnKZg5AkUMZvc1cfE3NJCjXDA-PNQ20/s2480/rize-kpk-YEN%C4%B0-wep.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2480" data-original-width="1595" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-s4t8LKxIMcb6gOiYZE55gDP0wlvK0JzBtGDwK0yeu5DczvD6sHNcYJjow8ph3iVXeWIDt1AOdwZLiBYQQIMfdjYyH4_gsRrpNewSCIlWoMxjBMsioLBOFihI5G8L2pWLjpZlg4cfgqVRxPqsoQ20qf-DgDE8FbnKZg5AkUMZvc1cfE3NJCjXDA-PNQ20/s320/rize-kpk-YEN%C4%B0-wep.jpg" width="206" /></a></div><br />Yazmak, özellikle hayatından parçalar aktarmak cesaret ister; yazarın bazen yüreği bir hoş olur bazen de vicdanı sızlar. Birçok hatıra alır onu götürür. İşte yazar bu esintileri okuyucuya ulaştırmaya çalışır.<br />Recep Yaşar, kalemiyle hasbihal ediyor. Bu işten keyif aldığından keyifle yaptığından eminim, içinden geçenleri kâğıda döküyor. Buna zaman ayırıyor, düşünüyor, uğraşıyor…<br />Recep Yaşar, aslında bir iş adamı. İş adamları kolay kolay yazmaya vakit ayıramazlar; bunun için ne zamanları olur ne de akıllarından geçer. Onların rüyaları başkadır. Lakin Recep Bey çok zamandır inişli, çıkışlı işlerinin yanında kalemi bırakmadı. Ben onu şair olarak tanıdım. Geleneksel şiirler yazıyor. Aşktan, Tasavvuftan, Ekonomiden, Sistemden şiirleri var. Kitapları yayınlandı. Şimdi hayatta şahit olduklarını nesir olarak yazıya dökmeye başladı.<br />Niyeti yaşadığı alandaki tecrübesini ve şahitliğini kendinden sonrakilere bırakmak…<br />Neden olmasın?<br />Hatıralar çoğu zaman çok kıymetlidir. Onlar yaşayarak yazılır. Alınan dersler bir sonrakilere anlatılır. <br />Recep Yaşar’ında yaptığı bu…<br />Şunun için söyledim bu satırları. Bu kitapta yazar yaşarken gördüklerini, şahit olduklarını, yaşamın en iç noktasından kaleme alıyor. İnsanlığın derdini dert ediniyor. Aslında şiirlerinde de aynı izlere rastlıyoruz. <br />Her ustanın arkasından gelenlere bırakacağı bir not defteri olmalı.</div><div style="text-align: right;">Mahir Adıbeş</div><p><br /></p><div style="text-align: center;">Genel Dağıtım:<br />ANA BASIN YAYIN GIDA İNŞAAT SAN. VE TİC A.Ş. / 212 526 99 40-41 </div><p>Gündoğan Yayınları, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın belirttiği tanıma göre “Tanınmış Uluslararası Yayınevi” statüsündedir.</p><div style="text-align: left;">Sam Yayınları: 23.123<br />Edebiyat/Hatırat Dizisi: 05.85<br />Yayıncı: Eren Gündoğan<br />Düzelti: Ahmet Uludağ<br />Yayıma Hazırlayan: Mahir Adıbeş<br />Dizgi, Sayfa Düzeni: Döndü Salman <br />Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı <br />© Gündoğan Yayınları Basım San. ve Tic. Ltd. Şti.<br />Kültür Bakanlığı Sertifika No: 52189<br />ISBN: 978-975-520-375-1<br />Basım Yılı Kasım 2023<br />Sayfa sayısı: 528 sh.<br />Ebat: 13,5 x 21 cm<br />Fiyatı: 390.- TL<br /><br />Recep Yaşar (İş adamı, AYDERİ mahlaslı yazar, şair, ozan)<br />1963 Rize Ayder kaplıca köyünde doğdu.<br />Çocukluğu köyde okul dışında çalışarak, yaz aylarında Ayder de Kaçkar dağları ve Hemşin yaylalarında çobanlık ve yaylacılıkla geçti.<br />İlk okulu Rize Çamlıhemşin Kaplıca köyünde, orta okulu, Liseyi Bergama ve İzmir de okudu.<br />Eskişehir Üniversitesi İktisat bölümünden ayrıldı. <br />Mesleğinde usta olarak işçilik yaptı. Gençliğinde satış ve pazarlama eğitimi aldı. Şirketlerde satış ve satış pazarlama müdürlüğü yaptı. <br />İş hayatına esnaf olarak atıldı. Uzun bir dönem Gıda Sanayiciliği yaptı.<br />Unlu mamuller ve gıdanın birçok dalında üretim şef ve usta yöneticiliği ve ürün geliştirme (AR-GE) yaptı.<br />15 yıl amatör spor yaptı. Askerliğini doğuda komando olarak yaptı. İş icabı Türkiye’nin her bölgesini dolaştı. Her yörenin ekonomisini, insani örf ve geleneklerini inceledi.<br />Birçok sosyal ve yardım dernekleri, Kooperatifler ve çeşitli sektörlerde şirketlerin kuruculuğu, başkanlığı ve yöneticiliğini yaptı.<br />Yurt dışında ki ekonomi ve ticari sistemleri inceledi.<br />Köye dönüş, üretim, hayvancılık, yaylacılık ve eko turizm üzerine devlete sunduğu köylüye meslek eğitim okulu, asgari ücret maaş-SGK teşviği projesi içerikli alt yapı yatırımlı, okullu, yeni çağ yaylacılık ve hayvancılık sunum projesi kabul gördü ve devlet bir kısmini uygulamaya başladı.<span style="white-space: pre;"> <br /></span>Üç yıldan fazla sahada, piyasada, halkın içinde sürekli ülkede ki mevcut ekonomi sistemde iş hayatı, piyasa, ticaret, iş adamları, yönetici, esnaf, işçi, sanayi, inşaat, ihracat, finans, pazarlama sektörünün sahadaki işleyiş, sistem, gelişim, sektörlerin ve ekonominin sorunlarını, hastalıklarını inceledi ve irdeledi.<br />Sekiz yıldır da bu hastalık ve sorunların tedavisi için tüm ilgili paydaşların görüşlerini de alarak ve istişarelerle yeni bir sistem ve kitap yazmaya karar verdi.<br />Tarihi dönemlerde faizsiz ticaret ve sistemin kurulum, uygulama başarıları, işleyiş şekilleri ile Peygamber döneminde ki Medine Pazarı, Fütüvvet Teşkilatı ve diğer dönemlerde Ahi Evran ve Ahilik sisteminin üzerinde inceleme, çalışmalar ve sunumlar yaptı.<br />Recep yaşar (AYDERİ) Peygamberler, Ehlibeyt, Evliyalar, Alimler ve insanlığa hizmet etmiş değerli insanların ve yazarların hayatları ve yazdıkları kitapları okumayı ve dinlemeyi seven yazar evli ve biri kız altı çocuk babasıdır. <br />İzmir yazarlar birliği kurucularındandır. Önce İzmir 16 yıldır çoğunlukla İstanbul ve Rize de ikamet eden yazarın yayınlanmış SEVDA BIRAKMAZ BENİ- SEVDALAR DA YORULUR- AH İSTANBUL- ANLAYAMADIM isimli tasavvuf, aşk, sevda, sevgi, hayatın içinden doğa ve ekonomi, sistemle ilgili de dört şiir kitabı ve şiirleri bulunmaktadır.<br />Medya ve sosyal medyada yüzlerce şiir ve yazıları yayınlanmaktadır.<br />Halen birkaç grup şirket ve Kooperatif başkanlığı yapmakta, yazı ve faaliyetlerine devam etmektedir.</div><div style="text-align: left;"><br /></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-29473515289264272262023-10-15T16:07:00.001+03:002023-12-19T23:38:01.844+03:00İsrail Milleti <p style="text-align: center;"><b></b></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><b><b><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIGLBEOHcrNir9eTog8-PL_ZM5pMjVIUw7Fvr_ebYl23gNbd8b-3VctCbZ55QvzQAM2My8QiIJbNDYmT73wbH_TqfGQoim0E6BV8et3OkTNBxknrDssBtE2FSDTaVoCOXHktJbiQBfkk9vU1KlPtRMonAegJ9RuvWX38eyM73bw4cYO8OiEbOZ8tIqh184/s2835/Millet-i%20%C4%B0srailiye-wep.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2835" data-original-width="1890" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIGLBEOHcrNir9eTog8-PL_ZM5pMjVIUw7Fvr_ebYl23gNbd8b-3VctCbZ55QvzQAM2My8QiIJbNDYmT73wbH_TqfGQoim0E6BV8et3OkTNBxknrDssBtE2FSDTaVoCOXHktJbiQBfkk9vU1KlPtRMonAegJ9RuvWX38eyM73bw4cYO8OiEbOZ8tIqh184/s320/Millet-i%20%C4%B0srailiye-wep.jpg" width="213" /></a></div><br />Tarihsel Aşamalarıyla İsrail Milleti’nin Kimliği</b></b></div><div style="text-align: right;"><b><br /></b></div><div style="text-align: right;"><b>"هر مملكتك يهودسى كنديسنه لايقدر"</b></div><p></p><div style="text-align: center;"><b>P</b>rens Bismark’ın bir kavlini hatırıma getirdi: Müşarünileyh bir bahis arasında <br />“<b>Her memleketin Yahudî’si kendisine layıktır.</b>” demiştir.</div><div style="text-align: right;">Ebu’z-Ziya Tevfik</div><p style="text-align: justify;">Başta siyasî ve iktisadî açıdan olmak üzere Yahudîlerin küresel ölçekte etkilerinden söz edilmekte ve bu yönde çok sayıda araştırma ve analizler yapılmaktadır ki Yahudîlerin tesiri meselesi her daim rağbet gören ve revaçta olan bir mevzudur. Hiç şüphesiz bu konuda bir söz söylemek, Yahudî kültürüne dair malumat sahibi olmayı iktiza eder. Bir milletin kültürü ise o milletin tarihiyle bağlantılı olup o kültüre dair malumat sahibi olmanın en ideal yolu, ilgili milletin zaman içerisinde sergilediği kültürel özelliklerin ve ortaya koyduğu kültürel kimliğin tespit ve tayin edilmesidir. Dolayısıyla Yahudî kültürünün sıhhatli bir biçimde ele alınması için, tarihsel seyri içerisinde söz konusu kültürün karakteristiklerinin incelemeye tabi tutulması gerekir. Böylelikle Yahudîlerin etkileri hususunda daha yerinde analizlerin yapılması mümkündür.</p><p style="text-align: justify;">Ebu’z-Ziya Tevfik’in Millet-i İsrailiye’si, tarihsel aşamaları gözetilerek Yahudîlerin kültürel özelliklerinin ele alındığı bir eserdir. Bu yönden Yahudî kültürü ve kültürel kimliğine dair malumat sahibi olma açısından önem ve değer taşır. Diğer taraftan eserde Yahudîlere ve Yahudî kültürüne yönelik kimi analizlere de yer verilmektedir ki 19. asrın son çeyreğinde kaleme alınmış olan eserin sunduğu bakış açısı, günümüz açısından ufuk açıcı nitelikte olan kimi tespitleriyle kıymeti haizdir.</p><p style="text-align: justify;">Yapılan çeviri yazı ve sadeleştirme çalışmasında 1305 (1886)’de Ebu’z-Ziya Matbaasında basılan metin kullanılmıştır. Osmanlıca metindeki sayfa sayıları çeviri yazıda köşeli parantez içinde gösterilmiştir. Gerek çeviri yazı gerek metnin sadeleştirilmesi yapılırken büyük ölçüde güncel imla esasları gözetilmiş ve bu çerçevede Kubbealtı Lugatı’ndan istifade edilmiştir. Metinde yer alan, Yahudîlik tarihine ilişkin yer adı, şahıs adı, mezhep adı gibi yabancı kelimelerin okunmasında Kitab-ı Mukaddes, Jewish Encyclopedia ve Flavius Josephus’un The Antiquities of The Jews adlı eserinden yararlanılmış olup nasıl okunacağında tereddüt hâsıl olan kelimeler genel söyleyiş biçimleri çerçevesinde değerlendirilmiştir. </p><p style="text-align: right;">Osman Özkul</p><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;">Bir gazeteci olarak Ebüzziya Tevfik, dönemindeki Avrupa entellektüelleri arasındaki tartışılan sosyal ve siyasi konularla yakından ilgilenmiştir. Onun için Yahudilerin sosyal, kültürel, dini ve demografik tarihi de son derece ilgi çekicidir. 19. Yüzyılda Avrupa’daki Yahudilerin karşı karşıya kaldıkları antisemitik tutumun anlaşılabilmesi için bu sürecin analiz edilmesinin ne kadar önemli olduğunu görmüştür. Yahudilerin günümüzün küresel dünyasındaki konumlarını ve kazanımlarının bu süreç ile ilgisi göz ardı edilemez. Burada söz konusu süreci anlayabilmek için, yayınlamaya değer olduğunu düşündüğümüz bir eser dikkatlere sunulacaktır. Bu eser, 19. Yüzyılın son çeyreğinde Avrupa’da ortaya çıkan antisemitizmin kaynaklarını bulmaya çalışan bir Osmanlı münevverinin kitabıdır. Ebüzziya Tevfik’in “Millet-i İsrailiye” isimli bu kitabı, bazı eksiklikleri ve çelişkileriyle birlikte, incelemeye ve tartışılmaya değer niteliklere sahiptir. </p><p style="text-align: justify;">Ebüzziya Tevfik kitabında öncelikle, İlkçağlarından itibaren Yahudilere karşı diğer toplumlar tarafından gösterilen olumsuz tutumların nedenlerinin açıklamasını yapmaktadır. Bunu takiben Yahudilerin Avrupa’daki sosyal ve ekonomik durumlarını ele almaktadır. Özellikle Avrupa’da Yahudilere karşı düşmanca ve aşağılayıcı bir tutumun ortaya çıkması, dini, tarihi, siyasi, ekonomik ve sosyolojik faktörler bakımdan önemli bir problemdir. Bu nedenle Avrupa’da Yahudi düşmanlığı olgusunun neden ve hangi faktörlerin etkisiyle ortaya çıktığı üzerine düşünmemizi sağlamaya çalışmaktadır. </p><p style="text-align: left;">Ebüzziya Tevfik tarafından kaleme alınan bu kitap, Matbaa-i Ebüzziya’da 1305 (1886)’de yayınlanmıştır. 78 sayfalık kitap üç bölümden oluşmaktadır. Yahudi tarihi anlatılarak, bu kavmin etnik olarak nereye dayandığı açıklanmakta ve bütün tarihleri boyunca yaşadıkları önemli olaylara değinilmektedir. Yahudilerin dini ve medeni kanunlarına, inançlarına ve hayat felsefelerine yer verilmektedir. Alman devlet adamı, Otto von Bismarch (1815-1898)’ın “Her memleketin Yahudisi kendisine layıktır” sözünden yola çıkarak, Yahudilerin her memlekete nasıl uyum sağladıklarını ele almaktadır. Son olarak ise, Avrupa ülkelerindeki ve Rusya’daki Yahudilerin diğerlerinden farklı karakteristik özelliklerinden bahsedilmektedir.<br /></p><div style="text-align: right;">Ender BÜYÜKÖZKARA / Yasin ŞAHİN / Hilal UZUN</div><p></p><div><br /></div><div>Dizisi: Osmanlı Klasikleri dizisi<br />Türü: : Tarih<br />Düzelti: Ender BÜYÜKÖZKARA / Yasin ŞAHİN / Hilal UZUN<br />Yayına Hazırlayan: <span style="text-align: right;">Osman Özkul</span><br />Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo cremy <br />Basım Tarihi: EYLÜL 2020<br />Sayfa Sayısı: 160<br />Kitap Boyutları: 16 x 24 cm <br />ISBN No: 978-975-520-363-8<br />Barkod No: 9789755203638<br /><br /></div><p>Gündoğan Yayınları, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın belirttiği tanıma göre “Tanınmış Uluslararası Yayınevi” statüsündedir.</p><p><b>Osman Özkul</b>, 1964 Denizli doğumlu olup, ilk ve ortaöğrenimini Denizli’de tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde 1986 yılında lisans eğitimini bitirmiş, 1989 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır, Yine İstanbul Üniversitesinde 1989-1997 yılları arasında ise doktora tez çalışmasını yapmıştır. 1998 yılından bu yana akademik çalışmalarını Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak sürdürmekte olan yazarın; tarih, bilgi ve kültür sosyolojisi konularında çok sayıda akademik ve popüler dergilerde yayınlanmış makaleleri vardır. Yazarın yayınlanmış olan kitapları şunlardır: 1). Bilgi Sosyolojisi Ve Problemleri, 2023, Gündogan Yayınları, İstanbul. 2). “Gelenek ve Modernite Arasında Osmanlı Uleması” 2005, İstanbul. 3). “Kültür ve Küreselleşme”, 2013, İstanbul. 4). “Osmanlı Toplum Yapısı”, 2019, Sakarya.</p><p></p><p><br /></p>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-56589342177207018612023-10-03T22:26:00.003+03:002023-12-19T23:38:13.209+03:00Sosyolojik Unsurlar 2<p><br /></p><p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqGZouAEYwdXawhJ6pi32geGl4WT5LawE7Zj1SLu2Yy7lszI4Chroj1cEa7692Ze38hYvTMk1x2sQ1_OfeoD6bFDtW3mqK0JJ2zTCMrP4OlMQ9j4tXrXd2cB55BYr9W9RcsMx4TiykD9HrVbKFBTtPXmKPCEmtKH9AqE0v6KZSRo5JLtoEy4JbgDe7cA4F/s2422/sosyolojik-unsurlar-%C3%B6n-2-wep.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2422" data-original-width="1596" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqGZouAEYwdXawhJ6pi32geGl4WT5LawE7Zj1SLu2Yy7lszI4Chroj1cEa7692Ze38hYvTMk1x2sQ1_OfeoD6bFDtW3mqK0JJ2zTCMrP4OlMQ9j4tXrXd2cB55BYr9W9RcsMx4TiykD9HrVbKFBTtPXmKPCEmtKH9AqE0v6KZSRo5JLtoEy4JbgDe7cA4F/s320/sosyolojik-unsurlar-%C3%B6n-2-wep.jpg" width="211" /></a></div><p style="text-align: center;">DIŞ POLİTİKA ÜZERİNE OKUMALAR 6</p><p></p><p style="text-align: center;">(İdeoloji, Tarihsel Hafıza, Rol Teori, Ahlak, Etik, İnsan Hakları ve Fikirler)</p><p>Dış Politika Analizi üzerine tarafımızca yayına hazırlanan seri halindeki kitaplar, bu alanda Batılı akademisyenler tarafından yapılan temel çalışmaları Türkçe literatüre kazandırmak amacıyla kaleme alınmıştır. Niyetimiz, Türkiye’de dış politika konuları üzerine yapılan açıklamalarda, büyük bir oranda faydalanılan Realist, Yapısal Realist ve Sosyal İnşacı kuramların ötesine geçerek, bu alanda ortaya konulan diğer teorik çalışmaları, genç akademisyenlerin bilgisine sunmaktır.</p><p>Maalesef Türkiye ve diğer Üçüncü Dünya ülkelerinde, dış politika konusunda analiz yapmak demek, yaşanan gelişmenin tarihsel gelişimini özetlemek ve jeopolitik kuram bağlamında, harita bazlı değerlendirmede bulunmak anlamına gelmektedir. Fakat Batı dünyasına baktığımızda, 1950’lerden itibaren, sadece uluslararası sistemsel faktörlere bakarak, dış politika olayının anlaşılamayacağı görüşü, Batılı literatürde hâkim hale gelmiş ve Rasyonel Tercih modeli terk edilmeye başlanmıştır. Bilişsel modeli benimsemeye başlayan Batılı uzmanlar, daha sonra sosyolojik ve psikolojik unsurların dış politika üzerindeki etkisini anlamaya çalıştılar. Devletin iç yapısına odaklanan araştırmacılar, Siyaset Bilimi ve İletişim gibi alanlardan faydalanarak, bu unsurların etkisini gözlemlemeye gayret ettiler. Bir yandan teorik yöntemler üzerinde değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, diğer yandan Politik Psikolojiden faydalanarak, kişilik ve liderlik özelliklerini analizlerine eklediler.</p><p>Elinizdeki bu kitapta, sosyolojik unsurlar olan ideoloji, tarihsel hafıza, rol teorisi, ahlak, etik, insan hakları ve fikirler üzerine çalışan akademisyenlerin görüşleri, detaylı bir şekilde özetlenmeye çalışılmıştır. </p><p>Sonuç olarak, amacımız, teorik ve bilimsel bir çalışma ortaya koymak değildir. Bunun yerine, bu alanda yazılan teorik çalışmaları, Türkçe literatüre kazandırmaktır. Temennimiz, genç akademisyenlerin, bu kaynaklardan faydalanmaları ve Dış Politika Analizi üzerine teorik çalışmalara ağırlık vermeleridir.</p><div style="text-align: left;">Dizisi: Siyaset Bilimi dizisi<br />Türü: : Uluslar arası<br />Düzelti: Ertan Efegil<br />Yayına Hazırlayan: Eren Gündoğan<br />Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo cremy <br />Basım Tarihi: EYLÜL 2023<br />Sayfa Sayısı: 226<br />Kitap Boyutları: 13,5x21 cm <br />ISBN No: 978-975-520-372-0<br />Barkod No: 9789755203720<br /><br /></div><p>Gündoğan Yayınları, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın belirttiği tanıma göre “Tanınmış Uluslararası Yayınevi” statüsündedir.</p><p><b>Osman Özkul</b>, 1964 Denizli doğumlu olup, ilk ve ortaöğrenimini Denizli’de tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde 1986 yılında lisans eğitimini bitirmiş, 1989 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır, Yine İstanbul Üniversitesinde 1989-1997 yılları arasında ise doktora tez çalışmasını yapmıştır. 1998 yılından bu yana akademik çalışmalarını Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak sürdürmekte olan yazarın; tarih, bilgi ve kültür sosyolojisi konularında çok sayıda akademik ve popüler dergilerde yayınlanmış makaleleri vardır. Yazarın yayınlanmış olan kitapları şunlardır: 1). “Gelenek ve Modernite Arasında Osmanlı Uleması” 2005, İstanbul. 2). “Kültür ve Küreselleşme”, 2013, İstanbul. 3). “Osmanlı Toplum Yapısı”, 2019, Sakarya.</p><p><b>Ertan EFEGİL</b>, Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler lisans programından mezun olan Prof. Dr. Ertan Efegil, yüksek lisans derecesini aynı üniversite ve anabilim dalından aldı. Doktora öğrenimini Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda tamamlayan Efegil, hâlen Sakarya Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesidir. Dış politika analizi, çatışma yönetimi, araştırma yöntemleri üzerine dersler vermektedir. Kıbrıs sorunu, Orta Asya politikası, Türk dış politikası, dış politika analizi ve Orta Doğu’da çatışmalar üzerine yazılmış çeşitli Türkçe ve İngilizce makaleleri ve derleme kitapları mevcuttur. </p><div><br /></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-2103077453870739782023-10-03T22:12:00.003+03:002023-12-19T23:38:22.907+03:00Sosyolojik Unsurlar 1<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgD-BUGD0QjOcQfMzR7n-2oGvAJ9f1zAU4Q23nZjyIlh4_hZfSXVT3ULpu7TNHkivDl8_S3wwPFci1eFrphGBlAvkUd3t3-vb23ns37UQxxmBR_CSXBo9hjwnLEJTsEeyNymjBqogficbWN5BvXOzHirv0qZYGP4VdML_iEAcddAVZDD8rFd8b5iKvgArPb/s2422/sosyolojik-unsurlar-%C3%B6n-1-wep.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2422" data-original-width="1596" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgD-BUGD0QjOcQfMzR7n-2oGvAJ9f1zAU4Q23nZjyIlh4_hZfSXVT3ULpu7TNHkivDl8_S3wwPFci1eFrphGBlAvkUd3t3-vb23ns37UQxxmBR_CSXBo9hjwnLEJTsEeyNymjBqogficbWN5BvXOzHirv0qZYGP4VdML_iEAcddAVZDD8rFd8b5iKvgArPb/s320/sosyolojik-unsurlar-%C3%B6n-1-wep.jpg" width="211" /></a></div><br /><div style="text-align: center;">DIŞ POLİTİKA ÜZERİNE OKUMALAR 5</div><p></p><p style="text-align: center;">(Genel Bakış Açısı, Değerler, Kimlik, Din, Kültür, Milliyetçilik ve Normlar)</p><p>Dış Politika Analizi üzerine tarafımızca yayına hazırlanan seri halindeki kitaplar, bu alanda Batılı akademisyenler tarafından yapılan temel çalışmaları Türkçe literatüre kazandırmak amacıyla kaleme alınmıştır. Niyetimiz, Türkiye’de dış politika konuları üzerine yapılan açıklamalarda, büyük bir oranda faydalanılan Realist, Yapısal Realist ve Sosyal İnşacı kuramların ötesine geçerek, bu alanda ortaya konulan diğer teorik çalışmaları, genç akademisyenlerin bilgisine sunmaktır.</p><p>Maalesef Türkiye ve diğer Üçüncü Dünya ülkelerinde, dış politika konusunda analiz yapmak demek, yaşanan gelişmenin tarihsel gelişimini özetlemek ve jeopolitik kuram bağlamında, harita bazlı değerlendirmede bulunmak anlamına gelmektedir. Fakat Batı dünyasına baktığımızda, 1950’lerden itibaren, sadece uluslararası sistemsel faktörlere bakarak, dış politika olayının anlaşılamayacağı görüşü, Batılı literatürde hâkim hale gelmiş ve Rasyonel Tercih modeli terk edilmeye başlanmıştır. Bilişsel modeli benimsemeye başlayan Batılı uzmanlar, daha sonra sosyolojik ve psikolojik unsurların dış politika üzerindeki etkisini anlamaya çalıştılar. Devletin iç yapısına odaklanan araştırmacılar, Siyaset Bilimi ve İletişim gibi alanlardan faydalanarak, bu unsurların etkisini gözlemlemeye gayret ettiler. Bir yandan teorik yöntemler üzerinde değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, diğer yandan Politik Psikolojiden faydalanarak, kişilik ve liderlik özelliklerini analizlerine eklediler.</p><p>Elinizdeki bu kitapta, genel sosyal bakış açısı, değerler, kimlik, din, kültür, siyasal kültür, milliyetçilik ve normlar gibi sosyolojik unsurların dış politikaya etkileri üzerine çalışan akademisyenlerin görüşleri, detaylı bir şekilde özetlenmeye çalışılmıştır.</p><p>Sonuç olarak, amacımız, teorik ve bilimsel bir çalışma ortaya koymak değildir. Bunun yerine, bu alanda yazılan teorik çalışmaları, Türkçe literatüre kazandırmaktır. Temennimiz, genç akademisyenlerin, bu kaynaklardan faydalanmaları ve Dış Politika Analizi üzerine teorik çalışmalara ağırlık vermeleridir.</p><div style="text-align: left;">Dizisi: Siyaset Bilimi dizisi<br />Türü: : Uluslar arası<br />Düzelti: Ertan Efegil<br />Yayına Hazırlayan: Eren Gündoğan<br />Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo cremy <br />Basım Tarihi: EYLÜL 2023<br />Sayfa Sayısı: 278 sh.<br />Kitap Boyutları: 13,5x21 cm <br />ISBN No: 978-975-520-371-3<br />Barkod No: 9789755203713<br /><br /></div><p>Gündoğan Yayınları, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın belirttiği tanıma göre “Tanınmış Uluslararası Yayınevi” statüsündedir.</p><p><b>Osman Özkul</b>, 1964 Denizli doğumlu olup, ilk ve ortaöğrenimini Denizli’de tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde 1986 yılında lisans eğitimini bitirmiş, 1989 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır, Yine İstanbul Üniversitesinde 1989-1997 yılları arasında ise doktora tez çalışmasını yapmıştır. 1998 yılından bu yana akademik çalışmalarını Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak sürdürmekte olan yazarın; tarih, bilgi ve kültür sosyolojisi konularında çok sayıda akademik ve popüler dergilerde yayınlanmış makaleleri vardır. Yazarın yayınlanmış olan kitapları şunlardır: 1). “Gelenek ve Modernite Arasında Osmanlı Uleması” 2005, İstanbul. 2). “Kültür ve Küreselleşme”, 2013, İstanbul. 3). “Osmanlı Toplum Yapısı”, 2019, Sakarya.</p><p><b>Ertan EFEGİL, </b>Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler lisans programından mezun olan Prof. Dr. Ertan Efegil, yüksek lisans derecesini aynı üniversite ve anabilim dalından aldı. Doktora öğrenimini Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda tamamlayan Efegil, hâlen Sakarya Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesidir. Dış politika analizi, çatışma yönetimi, araştırma yöntemleri üzerine dersler vermektedir. Kıbrıs sorunu, Orta Asya politikası, Türk dış politikası, dış politika analizi ve Orta Doğu’da çatışmalar üzerine yazılmış çeşitli Türkçe ve İngilizce makaleleri ve derleme kitapları mevcuttur. </p><div><br /></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-29937069527216568532023-10-03T21:14:00.003+03:002023-10-03T22:39:03.138+03:00Eko-Ahi Dijital / Yeni Dünya Sistemi<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0dedIAGbPgnmZOUPgAG5QqVL4C2NbAHo9-uOkjzoiER9ypTuI4L0pGtFp8rX882uuEoh-eNH8fQzPUxd0F7LEQmgb9xH0BB5z7OoQFwKsaT2_h3FvxunZ0yu0HuJWRmu-ov3FQ8r6YSkV7-O3Uy8MXBvJVuAlSdy-Go0wxQE5vjayHrXEGZYoAZW0IRzd/s2481/eko-ahi-%C3%B6n-2-wep.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2481" data-original-width="1586" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0dedIAGbPgnmZOUPgAG5QqVL4C2NbAHo9-uOkjzoiER9ypTuI4L0pGtFp8rX882uuEoh-eNH8fQzPUxd0F7LEQmgb9xH0BB5z7OoQFwKsaT2_h3FvxunZ0yu0HuJWRmu-ov3FQ8r6YSkV7-O3Uy8MXBvJVuAlSdy-Go0wxQE5vjayHrXEGZYoAZW0IRzd/s320/eko-ahi-%C3%B6n-2-wep.jpg" width="205" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Eko-Ahi Dijital / Yeni Dünya Sistemi</div><p></p><p style="text-align: center;">Parasız, Faizsiz Ekonomi ve Ticaret</p><p><br /></p><p>“YENİ DÜNYA SİSTEMİ” DİYOR YAZAR<br /></p><p>Recep Yaşar, kalemiyle hasbihal ediyor. Bu işten keyif aldığından keyifle yaptığından eminim, içinden geçenleri kâğıda döküyor. Buna zaman ayırıyor, düşünüyor, uğraşıyor…</p><p>Recep Yaşar, aslında bir iş adamı. İş adamları kolay kolay yazmaya vakit ayıramazlar; bunun için ne zamanları olur ne de akıllarından geçer. Onların rüyaları başkadır. Lakin Recep Bey çok zamandır inişli, çıkışlı işlerinin yanında kalemi bırakmadı. Ben onu şair olarak tanıdım. Geleneksel şiirler yazıyor. Aşktan, Tasavvuftan, Ekonomiden, Sistemden şiirleri var. Kitapları yayınlandı. Şimdi hayatta şahit olduklarını nesir olarak yazıya dökmeye başladı.</p><p>Niyeti yaşadığı alandaki tecrübesini ve şahitliğini kendinden sonrakilere bırakmak…</p><p>Neden olmasın?</p><p>Hatıralar çoğu zaman çok kıymetlidir. Onlar yaşayarak yazılır. Alınan dersler bir sonrakilere anlatılır. </p><p>Recep Yaşar’ında yaptığı bu…</p><p>Her ustanın arkasından gelenlere bırakacağı bir not defteri olmalı.</p><p>Recep Yaşar, yaşadıklarının ne kadarını yazıya döker bilemiyorum ama bu eserde tarihe not düşecek gerçekler olduğunu biliyorum. Eserde kendimize pay çıkarmamız gereken sözler ve düşüncelerimizin ufkunu değiştirecek ifadeler var.</p><p>Yazar içinde yaşadığımız dünya ekonomi sistemini ve kurgusunu yerden yere vuruyor.</p><p>Bu sistemin insanlığın çilesi olduğunu, çağ dışı olduğunu, insanı köleleştirdiğini, aşkı körelttiğini, sevdaları yaşatmadığını roman tadında anlatıyor. </p><p>Yerden yere vurmakla kalmıyor ülke ve dünyada alternatif sistemin nasıl olması gerektiğini bu dijital çağda çözümünü çaresini anlatıyor.</p><p>Bu çağda dijital bir sistem dokunuşu ve kurulumu ile Kapitalizm biter diyor.</p><p>“Ey insanlık uyanın,” diyor.</p><p>Tepeden tabana ekonomi modelini uygulanmasını anlatıyor</p><p>Yazmak, özellikle hayatından parçalar aktarmak cesaret ister; yazarın bazen yüreği bir hoş olur bazen de vicdanı sızlar. Birçok hatıra alır onu götürür. İşte yazar bu esintileri okuyucuya ulaştırmaya çalışır.</p><p>Şunun için söyledim bu satırları. Bu kitapta yazar yaşarken gördüklerini, şahit olduklarını, yaşamın en iç noktasından kaleme alıyor. İnsanlığın derdini dert ediniyor. Aslında şiirlerinde de aynı izlere rastlıyoruz. </p><p>Önce şunu söylemek isterim yazarlıkta kişinin kendisini yazması zor. Şimdiye kadar bu alanda çok fazla yazar öne çıkmadı, tereddütler oldu, yutkunmalar görüldü çoğu bir yere kadar gelip sustu. Duygularını yüreğine mahkûm edip unutmuş gibi davrandılar.</p><p>Yalnız Yazarın bu eserde kimsenin kolay kolay bakmadığı veya dile getirmediği veya getiremediği hayatın içinden önemli tespit ve önerilerle, para, tacirlik ve ticaretle uğraşıp bu işlerde çalışanlara yeterince ders verici vurgular yapıyor.</p><p>Bununla kalmıyor net ve anlaşılabilir çözüm, çare sunuyor.</p><p>Aslında iş dünyasının içindeki biri olarak yazarın olaylara bakması memnunluk verici, yoksa dışarıdan o dünyayı hayal etmek mümkün bile değil. Bu yazarlarla edebiyat dünyası renklenmeli.</p><p>Recep Yaşar’a yolun açık olsun, diyorum.</p><p style="text-align: right;">Mahir Adıbeş</p><p style="text-align: right;">Yazar, Uzm. Veteriner Hekim</p><p><br /></p><p style="text-align: center;">Genel Dağıtım:</p><p style="text-align: center;">ANA BASIN YAYIN GIDA İNŞAAT SAN. VE TİC A.Ş. / 212 526 99 40-41 </p><p><br /></p><p>Gündoğan Yayınları, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın belirttiği tanıma göre “Tanınmış Uluslararası Yayınevi” statüsündedir.</p><p><br /></p><div style="text-align: left;">Sam Yayınları: 23.121<br />Ekonomi Dizisi: 07.83<br />Yayıncı: Eren Gündoğan<br />Düzelti: Ahmet Uludağ<br />Yayıma Hazırlayan: Tuğba Tuğçe Gündoğan<br />Dizgi, Sayfa Düzeni: Döndü Salman <br />Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı <br />© Gündoğan Yayınları Basım San. ve Tic. Ltd. Şti.<br />Kültür Bakanlığı Sertifika No: 52189<br />ISBN: 978-975-520-373-7</div><div style="text-align: left;">Basım Yılı Eylül 2023<br />Sayfa sayısı: 352 sh.<br />Ebat: 13,5 x 21 cm<br />Fiyatı: 300.- TL</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><div><br /></div><div><b>Recep Yaşar</b> (İş adamı, <b>AYDERİ</b> mahlaslı yazar, şair, ozan)</div><div>1963 Rize Ayder kaplıca köyünde doğdu.</div><div>Çocukluğu köyde okul dışında çalışarak, yaz aylarında Ayder de Kaçkar dağları ve Hemşin yaylalarında çobanlık ve yaylacılıkla geçti.</div><div>İlk okulu Rize Çamlıhemşin Kaplıca köyünde, orta okulu, Liseyi Bergama ve İzmir de okudu.</div><div>Eskişehir Üniversitesi İktisat bölümünden ayrıldı. </div><div>Mesleğinde usta olarak işçilik yaptı. Gençliğinde satış ve pazarlama eğitimi aldı. Şirketlerde satış ve satış pazarlama müdürlüğü yaptı. </div><div>İş hayatına esnaf olarak atıldı. Uzun bir dönem Gıda Sanayiciliği yaptı.</div><div>Unlu mamuller ve gıdanın birçok dalında üretim şef ve usta yöneticiliği ve ürün geliştirme (AR-GE) yaptı.</div><div>15 yıl amatör spor yaptı. Askerliğini doğuda komando olarak yaptı. İş icabı Türkiye’nin her bölgesini dolaştı. Her yörenin ekonomisini, insani örf ve geleneklerini inceledi.</div><div>Birçok sosyal ve yardım dernekleri, Kooperatifler ve çeşitli sektörlerde şirketlerin kuruculuğu, başkanlığı ve yöneticiliğini yaptı.</div><div>Yurt dışında ki ekonomi ve ticari sistemleri inceledi.</div><div>Köye dönüş, üretim, hayvancılık, yaylacılık ve eko turizm üzerine devlete sunduğu köylüye meslek eğitim okulu, asgari ücret maaş-SGK teşviği projesi içerikli alt yapı yatırımlı, okullu, yeni çağ yaylacılık ve hayvancılık sunum projesi kabul gördü ve devlet bir kısmini uygulamaya başladı.<span style="white-space: pre;"> </span></div><div>Üç yıldan fazla sahada, piyasada, halkın içinde sürekli ülkede ki mevcut ekonomi sistemde iş hayatı, piyasa, ticaret, iş adamları, yönetici, esnaf, işçi, sanayi, inşaat, ihracat, finans, pazarlama sektörünün sahadaki işleyiş, sistem, gelişim, sektörlerin ve ekonominin sorunlarını, hastalıklarını inceledi ve irdeledi.</div><div>Sekiz yıldır da bu hastalık ve sorunların tedavisi için tüm ilgili paydaşların görüşlerini de alarak ve istişarelerle yeni bir sistem ve kitap yazmaya karar verdi.</div><div>Tarihi dönemlerde faizsiz ticaret ve sistemin kurulum, uygulama başarıları, işleyiş şekilleri ile Peygamber döneminde ki Medine Pazarı, Fütüvvet Teşkilatı ve diğer dönemlerde Ahi Evran ve Ahilik sisteminin üzerinde inceleme, çalışmalar ve sunumlar yaptı.</div><div>Recep yaşar (AYDERİ) Peygamberler, Ehlibeyt, Evliyalar, Alimler ve insanlığa hizmet etmiş değerli insanların ve yazarların hayatları ve yazdıkları kitapları okumayı ve dinlemeyi seven yazar evli ve biri kız altı çocuk babasıdır. </div><div>İzmir yazarlar birliği kurucularındandır. Önce İzmir 16 yıldır çoğunlukla İstanbul ve Rize de ikamet eden yazarın yayınlanmış SEVDA BIRAKMAZ BENİ- SEVDALAR DA YORULUR- AH İSTANBUL- ANLAYAMADIM isimli tasavvuf, aşk, sevda, sevgi, hayatın içinden doğa ve ekonomi, sistemle ilgili de dört şiir kitabı ve şiirleri bulunmaktadır.</div><div>Medya ve sosyal medyada yüzlerce şiir ve yazıları yayınlanmaktadır.</div><div>Halen birkaç grup şirket ve Kooperatif başkanlığı yapmakta, yazı ve faaliyetlerine devam etmektedir.</div><div><br /></div></div><div><br /></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-37528621518478848712023-01-05T19:22:00.006+03:002023-12-19T23:38:34.162+03:00İç Unsurlar<div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXgU1x9CXMw7lbi0JgiVkGIs6ZICs6GoQBoqM-XuKVD7ROflFPKG1uuSApBacj1HIBQh0wjr7JxGnjRsCDIEqJl-t-ec6XqpPAvlvFXlgbDdqsxaZwFw8lkcqgUIye63ttklp8PUlYv-MUbt2h-1TQZf4EkIWYBoYZWgwS6YThZe-2lSP0rt_fSDm15A/s2539/ertan-%C3%B6n-4-bu-wep.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2539" data-original-width="1654" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXgU1x9CXMw7lbi0JgiVkGIs6ZICs6GoQBoqM-XuKVD7ROflFPKG1uuSApBacj1HIBQh0wjr7JxGnjRsCDIEqJl-t-ec6XqpPAvlvFXlgbDdqsxaZwFw8lkcqgUIye63ttklp8PUlYv-MUbt2h-1TQZf4EkIWYBoYZWgwS6YThZe-2lSP0rt_fSDm15A/s320/ertan-%C3%B6n-4-bu-wep.jpg" width="208" /></a></div><br /><div style="text-align: center;">DIŞ POLİTİKA ÜZERİNE OKUMALAR 4</div></div><div style="text-align: center;">İÇ UNSURLAR (Temel Eserler)</div><div style="text-align: center;">(İç Kısıtlamalar, Başkanın Etkisi ve Kurum Kültürü)</div><div><br /></div><div><div>Dış Politika Analizi üzerine tarafımızca yayına hazırlanan seri halindeki kitaplar, bu alanda Batılı akademisyenler tarafından yapılan temel çalışmaları Türkçe literatüre kazandırmak amacıyla kaleme alınmıştır. Niyetimiz, Türkiye’de dış politika konuları üzerine yapılan açıklamalarda, büyük bir oranda faydalanılan Realist, Yapısal Realist ve Sosyal İnşacı kuramların ötesine geçerek, bu alanda ortaya konulan diğer teorik çalışmaları, genç akademisyenlerin bilgisine sunmaktır.</div><div><br /></div><div>Maalesef Türkiye ve diğer Üçüncü Dünya ülkelerinde, dış politika konusunda analiz yapmak demek, yaşanan gelişmenin tarihsel gelişimini özetlemek ve jeopolitik kuram bağlamında, harita bazlı değerlendirmede bulunmak anlamına gelmektedir. Fakat Batı dünyasına baktığımızda, 1950’lerden itibaren, sadece uluslararası sistemsel faktörlere bakarak, dış politika olayının anlaşılamayacağı görüşü, Batılı literatürde hâkim hale gelmiş ve Rasyonel Tercih modeli terk edilmeye başlanmıştır. Bilişsel modeli benimsemeye başlayan Batılı uzmanlar, daha sonra sosyolojik ve psikolojik unsurların dış politika üzerindeki etkisini anlamaya çalıştılar. Devletin iç yapısına odaklanan araştırmacılar, Siyaset Bilimi ve İletişim gibi alanlardan faydalanarak, bu unsurların etkisini gözlemlemeye gayret ettiler. Bir yandan teorik yöntemler üzerinde değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, diğer yandan Politik Psikolojiden faydalanarak, kişilik ve liderlik özelliklerini analizlerine eklediler.</div><div><br /></div><div>Sonuç olarak, amacımız, teorik ve bilimsel bir çalışma ortaya koymak değildir. Bunun yerine, bu alanda yazılan teorik çalışmaları, Türkçe literatüre kazandırmaktır. Temennimiz, genç akademisyenlerin, bu kaynaklardan faydalanmaları ve Dış Politika Analizi üzerine teorik çalışmalara ağırlık vermeleridir.</div></div><div><br /></div><div><br /></div><div><div>Dizisi: Siyaset Bilimi dizisi</div><div>Türü: : Uluslar arası</div><div>Düzelti: Ertan Efegil</div><div>Yayına Hazırlayan: Eren Gündoğan</div><div>Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı</div><div>Cilt Bilgisi: Amerikan cilt</div><div>Kağıt Bilgisi: Enzo cremy </div><div>Basım Tarihi: Aralık 2022</div><div>Sayfa Sayısı: 154</div><div>Kitap Boyutları: 13,5x21 cm </div><div>ISBN No: 978-975-520-369-0</div><div>Barkod No: 9789755203690</div><div><br /></div></div><div><br /></div><div><div>Gündoğan Yayınları, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın belirttiği tanıma göre “Tanınmış Uluslararası Yayınevi” statüsündedir</div><div><br /></div><div>Kütüphane Katalog Bilgisi</div><div>Dış politika üzerine okumalar 4 : iç unsurlar : temel eserler : iç kısıtlamalar, başkanın etkisi ve kurum kültürü / tercüme eden ve düzenleyen Ertan Efegil, Ayla Akdoğan. -- 1. Baskı. -- İstanbul : Gündoğan Yayınları, 2022.</div><div>154 sayfa : tablo, şekil ; 21 cm. -- (Gündoğan Yayınları ; 23.394. Siyaset / Sosyoloji Dizisi ; 03.236)</div><div>ISBN : 978-975-520-369-0 </div><div>Kaynakça : sayfa 151-152.</div><div>1. Dış politika -- Tarih. 2. Uluslararası ilişkiler -- Tarih. I. Efegil, Ertan. II. Akdoğan, Ayla. III. Dizi.</div><div><b>JZ1310/.D57 2022 327.101/DIŞ 2022</b></div><div><br /></div></div><div><br /></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-68611359592033079342023-01-05T14:00:00.006+03:002023-12-19T23:25:06.629+03:00Bilgi Sosyolojisi Ve Problemleri<p style="text-align: justify;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjR8VIx9jZaM71lQkbZMg-z1ap2VbVrjoTIve8gE6-hh3rQhQ8SLnEvdNzOVM0Z7BrLI2yqgx0XYKN17b_mzDi_4IZ41MKdN3tXirkPnx8H2dlPy6j48mwAdofN6S8ifWNp0PvFd-KKoh11frYdMQc4w4b3bQtd2Q2mcw8cAtCAqWdCsPHLwPO3vI9rMQ/s2116/-bilgi-sosy-2-wep.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2116" data-original-width="1378" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjR8VIx9jZaM71lQkbZMg-z1ap2VbVrjoTIve8gE6-hh3rQhQ8SLnEvdNzOVM0Z7BrLI2yqgx0XYKN17b_mzDi_4IZ41MKdN3tXirkPnx8H2dlPy6j48mwAdofN6S8ifWNp0PvFd-KKoh11frYdMQc4w4b3bQtd2Q2mcw8cAtCAqWdCsPHLwPO3vI9rMQ/s320/-bilgi-sosy-2-wep.jpg" width="208" /></a></span></div><span style="font-family: Times New Roman, serif;"><br />Bilgi Sosyolojisi ve Problemleri adıyla hazırlanmış olan bu kitap, bütün tarih boyunca üretilmiş olan bilgi ile toplum ilişkilerine ve sosyoloji biliminin bir alt dalı olan bilgi sosyolojisinin problemlerine dair bir çalışmadır. Kitap bilgi ile ilgili kavram ve terimlerin analiz edildiği giriş bölümünden başka dört ayrı bölümden oluşmaktadır. Kitabın girişinde tarım ve sanayi toplumları döneminin karakteristik özellikleri incelenmiş; bu dönemlerin arasındaki farklar ve ilişkiler bilgi, enformasyon, bilgi toplumu, ağ toplumu, bildirişim toplumu kavramları üzerinden analiz edilmiştir. Bu bağlamda, düşünce tarihi boyunca bilgi ile toplum ilişkisinin geçirmiş olduğu değişim ve dönüşüm açıklanmıştır.</span><p></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">Kitabın ilk bölümünde, bilgi sosyolojisinin önemi, bilgini felsefeden farklı olarak inceleniş biçimi ve tartıştığı konuları da ele alınmıştır. Bu bölümde ayrıca bilgi sosyolojisinin tarihsel olarak incelenmesini ve kuruluşundan önceki süreç hakkında bilgileri içermektedir. Daha sonra ise bilgi sosyolojisi ayrı bir alan olarak kurulmadan önce, bilginin toplumsal rolü ve fonksiyonlarına değinen toplum düşüncelerine yer verilmiştir. İlkçağdan Ortaçağa, Ortaçağdan Yeniçağa, Yeniçağdan 20. Yüzyıla kadar bilgi sosyolojisinin kuruluşuna hazırlık oluşturan ve katkıda bulunan fikirler incelenmiştir. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">İkinci bölümde ise, bilgi sosyolojisinin kurucularının ve geliştiricilerinin görüşleri anlatılmıştır. Bu kısımda özellikle Alman düşünce geleneğinin önemli temsilcilerinin bilgi sosyolojisine yaptıkları katkılar incelenmiştir. Bu bağlamda bilgi sosyolojisi terimini ilk kullanan Jarusalem ve Dilthey’in düşünceleri anlatılmıştır. Diğer alt başlıklarda ise, bilgi sosyolojisinin gelişmesinde katkıları olan, Mannheim, Sorokin ve Gurvitch’in düşünceleri ele alınmıştır.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">Kitabın üçüncü bölümü bilgi sosyolojisinin problemlerini incelemeye ayrılmıştır. Bu bölümde incelenen en önemli problem, bilgi sosyolojisinin yöntemi ve tekniklerinin nasıl olması gerektiğidir. Daha sonraki konular da zihniyet, ideoloji ve ütopya ile seçkinler hakkındadır. Bu konular ele alınırken, Batı toplumlarındaki bilgiye yüklenen anlam ve fonksiyon eleştirel bir yaklaşımla tartışılmıştır. Özellikle, Francis Bacon’ın bilgiyi güç aracı olarak gören, anlayışının üzerine inşa edilen bilim ve iktidar ilişkisi ortaya konulmuştur. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">Dördüncü ve son bölümde ise, bilgi sosyolojisinin özellikle çağımızdaki belli başlı problemlerine yer verilmiştir. Bu problemlerden bilginin sosyal gerçeklikle ilişkisi, bilgi iktidar ilişkisi, bilgi nicelik ilişkisi, bilgi hakikat ilişkisi, bilgi toplumsal düzen ilişkisi analiz edilmiştir. Son olarak ise bilgi toplumundan ağ toplumuna ve ağ toplumundan bildirişim toplumuna yaşanan değişim süreci incelenmiştir. Çağımızda yeni bilgi teknolojileri sayesinde bilginin iletişim ve bildirişim imkânının gelişmesiyle kazanmış olduğu değer ve fonksiyonuna vurgu yapılmıştır. Bu gelişmelerin özellikle demokratik bilincin ve kültürün yaygınlaşmasına katkı yapacağı beklentisi ve ümidi dile getirilmiştir.</span></p><div style="text-align: justify;"><b>Osman Özkul</b>, Doç. Dr., 1964 Denizli doğumlu olup, ilk ve ortaöğrenimini Denizli’de tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde 1986 yılında lisans eğitimini bitirmiş, 1989 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır, Yine İstanbul Üniversitesinde 1989-1997 yılları arasında ise doktora tez çalışmasını yapmıştır. 1998 yılından bu yana akademik çalışmalarını Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak sürdürmekte olan yazarın; tarih, bilgi ve kültür sosyolojisi konularında çok sayıda akademik ve popüler dergilerde yayınlanmış makaleleri vardır. Yazarın yayınlanmış olan kitapları şunlardır: 1). “Gelenek ve Modernite Arasında Osmanlı Uleması” 2005, İstanbul.2). “Kültür ve Küreselleşme”, 2013, İstanbul. 3). “Osmanlı Toplum Yapısı”, 2019, Sakarya.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><div>Dizisi: Siyaset-Sosyoloji dizisi</div><div>Türü: : Sosyoloji</div><div>Düzelti: Ertan efegil</div><div>Yayına Hazırlayan: Eren Gündoğan</div><div>Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı</div><div>Cilt Bilgisi: Amerikan cilt</div><div>Kağıt Bilgisi: Enzo cremy </div><div>Basım Tarihi: Aralık 2022</div><div>Sayfa Sayısı: 138</div><div>Kitap Boyutları: 13,5x21 cm </div><div>ISBN No: 978-975-520-370-6</div><div>Barkod No: 9789755203706</div><div><br /></div><div><br /></div><div>Gündoğan Yayınları, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın belirttiği tanıma göre “Tanınmış Uluslararası Yayınevi” statüsündedir</div><div><br /></div><div>Kütüphane Katalog bilgisi</div><div>Özkul, Osman.</div><div>Bilgi sosyolojisi ve problemleri / Doç Dr. Osman Özkul.-- 1. Baskı. -- İstanbul : Gündoğan Yayınları, 2022.</div><div>138 sayfa : tablo, şekil ; 21 cm. -- (Gündoğan Yayınları ; 23.393. Siyaset / Sosyoloji Dizisi ;03.235)</div><div>ISBN : 978-975-520-370-6</div><div>Kaynakça: sayfa 131-136.</div><div>1.Bilgi sosyolojisi. I. Eser adı. II. Dizi.</div><div><b>HM651/.O95 2022 306.42/ÖZK 2022</b></div></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; margin-bottom: 3.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 3.0pt; margin: 3pt 0cm;"><br /></p>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-89269881507861408922022-07-23T23:50:00.005+03:002023-12-19T23:38:58.928+03:00HARA<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpn-LTZ3-CGt95ypIUxnYv3jnGMeFDbULx7bV58dfViV-FZLGj_VlyuxAvjnHiNx1odXkGVl-Tmu-aHmf9vYDTfc95Ey0ktm9hK0XWcHMZwdl3CyPXeMFYTDPI9-iLl0EydgMSxXPInbXtBD7mwlt0Vdym0ZKRcs3uMdoMQj7NnV0FfHSAMlTnoU4ZmQ/s1436/hara-blogger.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1436" data-original-width="945" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpn-LTZ3-CGt95ypIUxnYv3jnGMeFDbULx7bV58dfViV-FZLGj_VlyuxAvjnHiNx1odXkGVl-Tmu-aHmf9vYDTfc95Ey0ktm9hK0XWcHMZwdl3CyPXeMFYTDPI9-iLl0EydgMSxXPInbXtBD7mwlt0Vdym0ZKRcs3uMdoMQj7NnV0FfHSAMlTnoU4ZmQ/s320/hara-blogger.jpg" width="211" /></a></div><br />Biz çiftlikte atları bekliyoruz.<p></p><p>HARA, geçmişle günümüz arasında köprü olan bir kavşağın hikâyesi.</p><p>Yaşadığımız bu topraklarda birçok dostumuz ve düşmanımız var. Eğer güçlü olmazsak, bu erler önceki medeniyetlere kalmadığı gibi sonrakilere de bırakılmayacak. </p><p>HARA, aklımızın ulaşabildiği sınırları zorlayarak, insanlar arasındaki ortak birlikteliği inceleyen bir roman. Anlaşılan şu ki çoğu zaman gördüklerimiz bizi aldatmakta. İddialı atılımlar kendine güvenen değişimci insanın farklı bakışı sayesinde ortaya çıkabilir. Değişimin dudak ısırtacak boyutlara ulaşması ise zamanla ortaya çıkmaktadır. </p><p>İnsan bilmediği hedeflere yürürken ürkek, çekingen, korkak davranabilir. Eğer beynimiz geçmişi, zamanı, tarihi ve süreç içinde hareket eden ses ve görüntüden faydalanmayı başarabilirse tarihi baştan yazabilir. </p><p>Hikâyede fizik ötesine ulaşarak düşüncelere hayat kazandırılmış. Aslında hepimiz o hayata farkında olmadan şahitlik yapıyoruz. Bazen bir rüya bazen de uçuk hayaller olarak kayıp gidiyor aklımızın bir köşesinden. </p><p>Zaman öyle güzel saklıyor ki görmemizi istemediklerini.</p><p><br /></p><p><b>Mahir Adıbeş</b>, Bayburt’ta 1964’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini memleketinde yaptı. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni bitirdi. 1986 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesi Tarım İlçe Müdürlüğü’nde veteriner hekim olarak göreve başladı. Aynı yıl askere gidip yedek subay olarak Millî Savunma Bakanlığı İç Tedarik Bölge Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Atlı Muhafız Alayı’nda askerliğini tamamladı. 1987 yılında Lice’de Tarım İlçe Müdürü olarak atandı. 1990 yılında bir yıl süreyle aynı ilçede kaymakam vekilliği yaptı. 1991 tarihinde Şap Enstitüsü’ne geçti. 1996 yılında viroloji uzmanı oldu. 2003 yılına kadar Şap Enstitüsü Müdür Yardımcısı olarak çalıştı. Hâlâ İzmir’de bir kamu kurumunda idareci olarak çalışmaktadır. Evli ve beş çocuk babasıdır.</p><p>1996, 1997 ve 2001 yıllarında Ömer Seyfettin Hikâye Yarışmalarında ödüller kazandı. 2008 yılında M. N. Sepetçioğlu Hikâye yarışmasında mansiyon aldı.</p><p>1997 yılında Almanya’da düzenlenen Uluslararası Hikâye Yarışmasında “Yarenim Var Yıldızlardan” adlı hikâyesiyle Deutsche Welle ödül aldı. Bu hikâye Almanya’da Almanca ve Türkçe olarak yayınlandı.</p><p>Tuzla Belediyesi tarafından düzenlenen 2001 yılı roman yarışmasında “Ateşle Dans” adlı romanıyla mansiyon ödülüne layık görüldü. 2008 yılı Tanpınar Roman yarışmasında “Veliaht” adlı eseriyle ikincilik aldı.</p><p>1999 yılında Yeni Kervan Dergisi tarafından yılın hikâyecisi seçildi.</p><p>Türkiye Yazarlar Birliği ve Çocuk Edebiyatçıları Birliği yönetim kurulu üyeliği yaptı. Türk Veteriner Hekimleri Birliği Dergisini dört yıl süreyle çıkardı. Birçok dergide hikâyeleri, denemeleri, eleştirileri yayınlanan yazar hâlâ Bizim Külliye, Kümbet, Berceste ve Işığın Kaynağı dergilerinde yazıyor.</p><div style="text-align: left;"><b>Sam Yayınları</b> <br />Dizisi: Çagdaş Türk yazarları<br />Türü: Roman<br />Yayıncı: Eren Gündoğan<br />Düzelti: Ahmet Uludağ ve Uğur Özdal<br />Yayına Hazırlayan: Tuğba Tuğçe Gündoğan<br />Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo cremy <br />Basım Tarihi: Temmuz 2022<br />Sayfa Sayısı: 388<br />Kitap Boyutları: 13,5x21 cm <br />ISBN No: 978-975-520-364-5<br />Barkod No: 9789755203645<br /></div><p><br /></p>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-12524684663660567262022-07-20T19:38:00.008+03:002023-12-19T23:39:10.754+03:00Olasılık Ve Çoklu Sezgisel Karar Teorileri<div style="text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirL069P5eKRSkU2GqMOhZYCuuXfTd9MDzeABwRBdic_N5DiOCiSry-UenmEu_v8CWrMFlXe1yLATfXoUmF0k_Yu6AsKOnuXnhJ9ogW2JCsp2gpw1gJ2pZN41E6C6-PWL6Gd8965xCbH-x-X_3R0lsPHEgHUOAsIpaTqCNT68Po4cpbcAXAqdvmDewgKQ/s1435/-2-Olas%C4%B1l%C4%B1k-Ve-%C3%87oklu-blogger.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1435" data-original-width="945" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirL069P5eKRSkU2GqMOhZYCuuXfTd9MDzeABwRBdic_N5DiOCiSry-UenmEu_v8CWrMFlXe1yLATfXoUmF0k_Yu6AsKOnuXnhJ9ogW2JCsp2gpw1gJ2pZN41E6C6-PWL6Gd8965xCbH-x-X_3R0lsPHEgHUOAsIpaTqCNT68Po4cpbcAXAqdvmDewgKQ/s320/-2-Olas%C4%B1l%C4%B1k-Ve-%C3%87oklu-blogger.jpg" width="211" /></a></div><br /><div style="text-align: center;">Olasılık Ve Çoklu Sezgisel Karar Teorileri</div><div style="text-align: center;">Dış Politika Üzerine Okumalar 2 (Temel Eserler)</div></div><p>Dış Politika Analizi çalışmalarında, Realist kurama sadık kalan akademisyenler, devletlerin iç yapısına bakmayı gereksiz görmüş ve sadece devletler arasındaki ilişkilere ve etkileşimlere odaklanmıştır. Devletler adına hareket eden liderlerin ve bürokratların, ideal rasyonaliteye uygun olarak faaliyet gösterdiğini öngörerek, rasyonel tercih/beklenen fayda anlayışı üzerinden dış politika çıktısına yoğunlaşmışlardır. Bilindiği üzere, rasyonel tercih yaklaşımı, nihai seçimin neden yapıldığı sorusu üzerinde durmaktadır.</p><p>1979’da Daniel Kahneman ve Amos Tversky tarafından formüle edilmesinden bu yana, Olasılık Teorisi, Beklenen Fayda yaklaşımına alternatif olarak ortaya çıkmıştır. </p><p>Robert Jervis, dış politika karar alma sürecine, çerçeveleme, zarardan kaçınma ve değişen risk eğilimleri kavramlarını uygulamaya başlamıştır.</p><p>Dış Politika Analizi üzerine tarafımızca yayıma hazırlanan seri halindeki kitaplar, bu alanda Batılı akademisyenler tarafından yapılan temel çalışmaları Türkçe literature kazandırmak amacıyla kaleme alınmıştır. Niyetimiz, Türkiye’de dış politika konuları üzerine yapılan açıklamalarda, büyük bir oranda faydalanılan Realist, Yapısal Realist ve Sosyal İnşacı kuramların ötesine geçerek, bu alanda ortaya konulan diğer teorik çalışmaları, genç akademisyenlerin bilgisine sunmaktır.</p><div><div>Dizisi: Siyaset Bilimi</div><div>Türü: : Dış Politika</div><div>Düzelti: Tuğba Tuğçe Gündoğan</div><div>Yayına Hazırlayan: Eren Gündoğan</div><div>Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı</div><div>Cilt Bilgisi: Amerikan cilt</div><div>Kağıt Bilgisi: Enzo cremy </div><div>Basım Tarihi: Temmuz 2022</div><div>Sayfa Sayısı: 206</div><div>Kitap Boyutları: 13,5x21 cm </div><div>ISBN No: 978-975-520-367-6</div><div>Barkod No: 9789755203676</div><div><br /></div></div><div><br /></div><div><div style="text-align: justify;">Gündoğan Yayınları, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın belirttiği tanıma göre “Tanınmış Uluslararası Yayınevi” statüsündedir</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kütüphane Katalog bilgisi</div></div><div><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Efegil,
Ertan.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Olasılık
ve çoklu sezgisel karar teorileri : dış politika analizi üzerine okumalar 2 : temel
eserler / Ertan Efegil, Ayla Akdoğan.--1. Baskı. -- İstanbul : Gündoğan
Yayınları, 2022.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">206
sayfa : şekil, tablo ; 21 cm. -- (Gündoğan Yayınları ; 22.393. Siyaset /
Sosyoloji Dizisi ;03.192)<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">ISBN
: 978-975-520-367-6<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Kaynakça:
sayfa 203-204.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">1.Dış
politika. 2. Uluslararası ilişkiler.I. Eser adı. II. Akdoğan, Ayla. III. Dizi.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal">
</p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; mso-line-height-rule: exactly;"><b><span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">JZ1310/E44 2022</span></b><span style="font-size: 12pt;"> <b>327/EFE 2022<a name="_GoBack"></a><o:p></o:p></b></span></p><br /></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-50989462203546271542022-07-20T18:34:00.008+03:002023-12-19T23:39:19.420+03:00Karşılaştırmalı Dış Politika Analizi<div style="text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibMylPdvqHpGTIa-xhDGkKkkSU8J4fkUqfSA-BlfJLAe4iDvFgOglZH6b9fC_DcvzFz_4nZ4iZg-FyOii94ieREjrHmLZochxEeVM5hKp0yL-515TcH1F0Um0Ie7pd5s1RasWSw5BN8SnTT8lJhH-lmkkbfWTe8uYjSvzpMFJE8V-15QQb8zOe5nHTpA/s1436/ertan-%C3%B6n-5-blogger.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1436" data-original-width="945" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibMylPdvqHpGTIa-xhDGkKkkSU8J4fkUqfSA-BlfJLAe4iDvFgOglZH6b9fC_DcvzFz_4nZ4iZg-FyOii94ieREjrHmLZochxEeVM5hKp0yL-515TcH1F0Um0Ie7pd5s1RasWSw5BN8SnTT8lJhH-lmkkbfWTe8uYjSvzpMFJE8V-15QQb8zOe5nHTpA/s320/ertan-%C3%B6n-5-blogger.jpg" width="211" /></a></div><br /><div style="text-align: center;">Karşılaştırmalı Dış Politika Analizi</div><div style="text-align: center;">Dış Politika Üzerine Okumalar 3 (Temel Eserler)</div></div><div style="text-align: left;"><br /></div><p>Kalevi J. Holsti, dış politikayı, “bir devletin, dış çevreye yönelik eylemleri ve bu eylemlerin formüle edildiği - genellikle iç - koşullar” olarak tanımlamaktadır.</p><p>Fred Sondermann’a göre dış politika, “devletlerin içerisindeki bireylerin ve grupların faaliyetleri ve diğer devletlerin politikaları veya içlerindeki bireyler ve gruplar üzerinde bir etkiye sahip olacak şekilde tasarlanmış devletlerin hükümet mekanizmasını içeren” çalışmadır.</p><p>Joseph Frankel de, dış politikayı, “devlet ile diğer devletler arasında kayda değer bir dereceye kadar ilişkileri içeren kararlar ve eylemler” olarak tanımlamaktadır.</p><p>Dış Politika Analizi üzerine tarafımızca yayıma hazırlanan seri halindeki kitaplar, bu alanda Batılı akademisyenler tarafından yapılan temel çalışmaları Türkçe literature kazandırmak amacıyla kaleme alınmıştır. Niyetimiz, Türkiye’de dış politika konuları üzerine yapılan açıklamalarda, büyük bir oranda faydalanılan Realist, Yapısal Realist ve Sosyal İnşacı kuramların ötesine geçerek, bu alanda ortaya konulan diğer teorik çalışmaları, genç akademisyenlerin bilgisine sunmaktır.</p><p>Maalesef Türkiye ve diğer Üçüncü Dünya ülkelerinde, dış politika konusunda analiz yapmak demek, yaşanan gelişmenin tarihsel gelişimini özetlemek ve jeopolitik kuram bağlamında, harita bazlı değerlendirmede bulunmak anlamına gelmektedir. Fakat Batı dünyasına baktığımızda, 1950’lerden itibaren, sadece uluslararası sistemsel faktörlere bakarak, dış politika olayının anlaşılamayacağı görüşü, Batılı literatürde hakim hale gelmiş ve Rasyonel Tercih modeli terk edilmeye başlanmıştır. Bilişsel modeli benimsemeye başlayan Batılı uzmanlar, daha sonra sosyolojik ve psikolojik unsurların dış politika üzerindeki etkisini anlamaya çalıştılar. Devletin iç yapısına odaklanan araştırmacılar, Siyaset Bilimi ve İletişim gibi alanlardan faydalanarak, bu unsurların etkisini gözlemlemeye gayret ettiler. Bir yandan teorik yöntemler üzerinde değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, diğer yandan Politik Psikolojiden faydalanarak, kişilik ve liderlik özelliklerini analizlerine eklediler. Son olarak, 1950 ve 1960’larda, Karşılaştırmalı Dış Politika analizlerine eğilen uzmanlar, bu alanda, nesnel teorilerin üretilmesi için yoğun çaba harcadılar. Ancak bu tür bir teorinin inşa edilemeyeceğini kabul eden bu uzmanlar, yeniden tek vaka incelemesine geri döndüler. </p><div style="text-align: left;">Dizisi: Siyaset Bilimi<br />Türü: Dış Politika<br />Düzelti: Tuğba Tuğçe Gündoğan<br />Yayına Hazırlayan: Eren Gündoğan<br />Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo cremy <br />Basım Tarihi: Temmuz 2022<br />Sayfa Sayısı: 248<br />Kitap Boyutları: 13,5x21 cm <br />ISBN No: 978-975-520-366-9<br />Barkod No: 9789755203669<br /><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div><p class="MsoNormal" style="line-height: 14pt; margin-bottom: 3.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 3.0pt; margin: 3pt 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">Gündoğan Yayınları, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın belirttiği tanıma göre “Tanınmış Uluslararası Yayınevi” statüsündedir</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">Kütüphane Katalog bilgisi</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">Efegil, Ertan.</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">Karşılaştırmalı dış politika analizi : dış politika üzerine okumalar 3 : temel eser / Ertan Efegil, Ayla Akdoğan.--1. Baskı. --İstanbul : Gündoğan Yayınları, 2022.</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">246 sayfa : şekil, tablo ; 21 cm. -- (Gündoğan Yayınları ; 22.393. Siyaset / Sosyoloji Dizisi ;03.192)</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">ISBN : 978-975-520-357-7</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">Kaynakça: sayfa 243-245.</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">1.Dış politika. 2. Uluslararası ilişkiler.I. Eser adı. II. Akdoğan, Ayla. III. Dizi.</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 13pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"><span style="font-family: Times New Roman, serif;">JZ1310/E44 2022<span style="white-space: pre;"> </span>327/EFE 2022</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 14pt; margin-bottom: 3.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 3.0pt; margin: 3pt 0cm; mso-line-height-rule: exactly;"><br /></p></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-21394275196105369632022-07-20T17:07:00.009+03:002023-12-19T23:39:30.013+03:00Silahlı Anlaşmazlıklar Ve Şiddet<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYXAEZHfJid01ET5v4EiJy4TNmb_a-IC0g8eVA8ZGSDsc9hYTZpFpVMTQmllJWEOalN7M6D3mq9SMKKIoTDy-9Di7SG8PXw2FYLzKTrsh13ashWblWZH6vgURsakrGVh6YyEXM8q5zLlDDMydWrQHkbCiLjmMAb8Jk90y3W-Un5Rdy4YBC-qV3ihbWiA/s1435/ayla-blogger.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1435" data-original-width="945" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYXAEZHfJid01ET5v4EiJy4TNmb_a-IC0g8eVA8ZGSDsc9hYTZpFpVMTQmllJWEOalN7M6D3mq9SMKKIoTDy-9Di7SG8PXw2FYLzKTrsh13ashWblWZH6vgURsakrGVh6YyEXM8q5zLlDDMydWrQHkbCiLjmMAb8Jk90y3W-Un5Rdy4YBC-qV3ihbWiA/s320/ayla-blogger.jpg" width="211" /></a></div><br />İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaşta ve savaşımda yaşanan değişimle birlikte konuya ilişkin akademik araştırmaların sayısında artış meydana gelmiş ve bu araştırmalarda daha çok savaşın sebepleri ve sonuçlarına odaklanılmış, savaşın sonuçlarından birisini teşkil eden sivil kayıplar ise göz ardı edilmiştir. Bununla birlikte dünyanın pek çok yerinde görülen çatışmaların neden olduğu yüksek sayıdaki insani kayıplar son yıllarda araştırmalara konu olmaya başlamıştır. <p></p><p>Sayıları giderek artan iç savaşlarda hem sivillerin hedef alınması hem de sivillerin çatışmanın mağduru olmasıyla ortaya çıkan çok sayıdaki sivil ölümler tek taraflı kuvvet kullanımı kavramını ön plana çıkartmıştır. Çatışmaya müdahil olanlardan hangi tarafın kuvvet kullanımına başvurduğu fark etmeksizin bu eylem doğrudan sivillere yöneltilmekte ve en az iki sivilin ölmesi veya zarar görmesi ile sonuçlanması bakımından tek taraflı kuvvet kullanımının soykırım, katliam veya toplu öldürmenin daha kapsamlı ve özel halini teşkil ettiği söylenebilir.</p><p><br /></p><div><div>Dizisi: Siyaset Bilimi dizisi</div><div>Türü: : Uluslar arası</div><div>Düzelti: Ertan Efegil</div><div>Yayına Hazırlayan: Eren Gündoğan</div><div>Kapak Düzenleme: Mehmet Cemal Arpacı</div><div>Cilt Bilgisi: Amerikan cilt</div><div>Kağıt Bilgisi: Enzo cremy </div><div>Basım Tarihi: Nisan 2022</div><div>Sayfa Sayısı: 80</div><div>Kitap Boyutları: 13,5x21 cm </div><div>ISBN No: 978-975-520-365-2</div><div>Barkod No: 9789755203652</div><div><br /></div></div><div><br /></div><div><div>Gündoğan Yayınları, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın belirttiği tanıma göre “Tanınmış Uluslararası Yayınevi” statüsündedir</div><div><br /></div><div>Kütüphane Katalog bilgisi</div><div>Akdoğan, Ayla.</div><div>Silahlı anlaşmazlıklar ve şiddet / Ayla Akdoğan.--1. Baskı. --İstanbul : Gündoğan Yayınları, 2022.</div><div>80sayfa : şekil, tablo ; 21 cm. -- (Gündoğan Yayınları ; 22. 379. Siyaset / Sosyoloji Dizisi ;03.177)</div><div>ISBN : 978-975-520-365-2</div><div>Kaynakça: sayfa 63-78.</div><div>1.Dış politika. 2. Askeri sosyoloji. 3. Şiddet. 4.Savaş ve toplum.I. Eser adı. II. Dizi.</div><div>U21.2/A54 2022<span style="white-space: pre;"> </span>355.02/AKD 2022</div></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-68936939210717541512021-09-30T19:10:00.002+03:002022-07-24T12:58:07.467+03:00Fransızcadan Türkçeye Yapılmış Çeviriler Üzerine Bir Kaynakça Denemesi (Başlangıcından Bugüne Fransız Düşünürler, Yazarlar, Sanatçılar Üzerine Türkçe Yayınları İçeren)<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSXFnMfQvJWGEQfouc6jFW5IjgdRcgByGbEXaHX3mDiEQwP2EU9ibZz_T58ibqUgUXb5RMnm5nyDQa_bALmY6xFy9-O-TjB92s0e3tiz0YNUu4hJmm9tAnHLKNJsJ8PwiJX1oU7jcTx7wr/s2048/frans%25C4%25B1zca-bu-%25C3%25B6n-21.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1394" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSXFnMfQvJWGEQfouc6jFW5IjgdRcgByGbEXaHX3mDiEQwP2EU9ibZz_T58ibqUgUXb5RMnm5nyDQa_bALmY6xFy9-O-TjB92s0e3tiz0YNUu4hJmm9tAnHLKNJsJ8PwiJX1oU7jcTx7wr/s320/frans%25C4%25B1zca-bu-%25C3%25B6n-21.jpg" width="218" /></a></div>Çeviriler, kültürler arasında yaşanan siyasal, toplumsal, sanatsal, yazınsal, düşünsel ilişkilerin bir aynası niteliğindedirler. Çeviri etkinliği, özellikle, Osmanlı imparatorluğu ile Fransa krallığı gibi başlangıçta iki karşıt inanç, düşünce, yaşam olgusu sergileyen, iki kutup oluşturan toplumlar söz konusu olduğunda da, doğal olarak, bir tarihsel veri niteliği almaktadır.<p></p><p>Çeviri kaynakçaları bu ilişkilerin başlangıç ve gelişim süreçleri ile zaman içindeki konumlarını tüm özellikleriyle sergileyen belgelerdir. Sansürlenme, duraklatılma, engellenme, yasaklanma süreçlerini, dolayısıyla çevirinin yapıldığı bağlamın tarihsel konumunu da satır aralarında vererek. </p><p>Bu kitap, Fransızcadan Türkçeye (Cumhuriyete kadar Osmanlıcaya) değişik alanlarda yapılmış ve yayınlanmış çeviriler, sahnelenmiş çeviri oyunlar ile Türkçe olarak Fransız yazarlar, düşünürler, kuramcılar, sanatçılar, kurumlar… üzerine yazılmış ve yayınlanmış kitapları ve makaleleri yazar adı sırasına göre aktarmaktadır. </p><p> Dizisi: Çağdaş Türk Yazarları</p><p>Türü: :Akademik İnceleme/ Derleme</p><p>Cilt Bilgisi: Amerikan cilt</p><p>Kağıt Bilgisi: 1. Hamur 80 gr.</p><p>Basım Tarihi: Mayıs 2014</p><p>Sayfa Sayısı: 1070</p><p>Kitap Boyutları: 16 x 23,5 cm</p><p>ISBN No: 978-975-520-236-5</p><p>Barkod No: 9789755202365</p><p>Etiket Fiyatı: 300 TL</p><div><br /></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-78372812490535839082021-09-27T23:59:00.000+03:002021-09-27T23:59:14.589+03:00Lisân<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2f-QDnUU6jV19X0GeJKZMWNO1jQoavqD0lQWraddsaN8JFIfGJ6wYowRKWUIkZqN1MJQDIMC8mgvmOH5ck9B0SMlso0iE9TQwFQKpcOSSrG3S9oKlFQCT8sdz7Nt8qa6ydQOeKV9Ms9vZ/s1089/lisan-21.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1089" data-original-width="768" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2f-QDnUU6jV19X0GeJKZMWNO1jQoavqD0lQWraddsaN8JFIfGJ6wYowRKWUIkZqN1MJQDIMC8mgvmOH5ck9B0SMlso0iE9TQwFQKpcOSSrG3S9oKlFQCT8sdz7Nt8qa6ydQOeKV9Ms9vZ/s320/lisan-21.jpg" width="226" /></a></div>XIX. yüzyıl Osmanlı yazarlarının en önemlilerinden olan Şemseddin Sâmî (1850-1904) kimi zaman çok yönlü bir bilim adamı kimliğine bürünerek Osmanlı insanını bilimin çeşitli kolları konusunda aydınlatmaya çalışmış ve kimi zaman da edebiyatçı kimliğine bürünerek Türk edebiyatında ilklere imzasını atmıştır. Fakat onun Türk düşünce tarihindeki en büyük rolü dilciliği ve sözlük çalışmalarıdır. Doğduğu ve yaşadığı yerler itibarıyla çeşitli dillerle içice yaşayan Şemseddin Sâmî, öğrenim yılları boyunca birçok Batı ve Doğu dili öğrenmiş ve bu dilleri karşılaştırma imkanına kavuşmuştur. Denilebilir ki Türk insanı yakın zamanlara gelinceye kadar O'nun hazırladığı sözlükleri kullanmıştır. Örneğin Fransızca-Türkçe Kamûs-ı Fransevî (1882/1883) ve Türkçe-Fransızca Kamûs-ı Fransevî (1885) isimli eserleri, bu alanda bu güne kadar hazırlanan sözlükler için bir temel teşkil etmiştir. Bunun yanında hâlâ üniversitelerimizde kullanılmakta olan Kamûs-ı Türkî (1889-1901), araştırmacıların ve edebiyat fakülteleri öğrencilerinin ellerinden bırakamadıkları bir sözlük çalışmasıdır.</span></div><p></p><p>Bilindiği üzere böyle külfetli sözlük çalışmalarına girişebilmek, dil alanında büyük bir bilgi birikimi ve teorik çalışma gerektirmektedir. Şemseddin Sâmî'nin Osmanli Klasikleri serisinde okuyucuya sunduğumuz Lisân (1303[1886]) isimli eseri, yazarın dil konusundaki düşüncelerini geniş bir şekilde ifade etmektedir. Lisân isimli eserin en büyük özelliğiyse, dilbilim alanında ülkemizde kaleme alınmış ilk çalışma olmasıdır. Avrupa dillerinde genel olarak Linguistique terimiyle ifade edilen dilbilime Türkçede ilmü'l-lisân ismini veren de Şemseddin Sami'dir.</p><p>Yazar, bu eserinde dil konusundaki düşüncelerini 18 başlık altında irdelemiştir. Eserde yerbilim ve insan-bilim alanında Avrupa ülkelerinde elde edilen bilgi birikiminden de oldukça geniş bir şekilde faydalanılmaktadır, dolayısıyla dilbilim konusundaki görüşlerin çoğu, yazarın da ifade ettiği gibi, bu iki bilim dalıyla ve bunların ulaştıkları sonuçlarla ilişkilendirilmeye çalışılmaktadır. Dilin ortaya çıkışı, gelişmesi ve kollara ayrılması konusundaki eski ve yeni görüşler karşılaştırılmakta ve doğru bir görüş ortaya konmaya çalışılmaktadır. Şemseddin Sâmî, dilin ortaya çıkışı, gelişimi ve kollara ayrılması konusunda eserde genel olarak evrimci bir yöntem çizgisinde görüş beyan etmektedir; bunun yanında kimi yerde dinî bakış açılarını da değerlendirmekte ve ikisi arasındaki farklılıklara temas etmektedir. Yazar, dilleri yapısal bakımdan üç büyük grup içerisinde sınıflandırmaktadır: tek heceli diller, bitişken diller ve bükümlü diller; ayrıca bu sınıflandırmada evrimci yaklaşımların ağır basmasıyla, bu dil grupları arasında gelişmişlik bakımından farklılıklar bulunduğunu savunmaktadır; buna göre: yeryüzünde en önce tek heceli diller ortaya çıkmış ve konuşulmuştur; dillerin ikinci aşaması bitişken dillerdir ve tek heceli dillerin başkalaşmasıyla meydana gelmişlerdir; en ileri aşamaysa üçüncü grubu oluşturan bükümlü diller aşamasıdır. Dolayısıyla bu üç gruptaki dillen konuşan insanlar arasında da gelişmişlik farkları bulunmaktadır. Şemseddin Sâmî'nin bu görüşlerinde doğal olarak XIX. yüzyıl po-zitivist ve evrimci yaklaşımlarının büyük etkisi sezilmektedir.</p><p>Şemseddin Sâmî eserin son bölümlerini yukarıda zikredilen dil gruplarına ve bu grupları oluşturan dillere ayırmıştır; eserde bu grupları ve dilleri sırasıyla inceleyeceğini ifade eden yazar, tek heceli dillerden geniş bir biçimde, Afrika dillerini de dahil ettiği bitişken dillerden ise kısmen bahsetmiştir (bitişken dillerden bahseden bölümde Türkçe ve Türkçe'yle akraba olan diller incelenmemiştir). Ayrıca, eserdeki ifadelere göre son bölümü oluşturması gereken bükümlü diller kitapta yer almamaktadır. Büyük bir ihtimalle eserin hacmini geniş tutmamak kaygısıyla eserin bazı bölümlerinin çıkarıldığı anlaşılıyor; Ankara'daki kütüphanelerde de eserin farklı bir baskısına rastlamadık. Bu konuda Şemseddin Sâmî hakkında bir inceleme yapan Etem Çalık, eserinde "Sabah gazetesinin 14 Aralık 1315 tarihli sayısında çıkan bir ilana göre "lisan" başlığı altında "Cep kütüphanesi" serisinin yayınlarından 28. sayı olmak üzere bir kitap daha tab edilmekte olduğu haber verilmektedir. Fakat, öyle bir eser çıkmamıştır." ifadelerine yer vermektedir.</p><p>Şemseddin Sâmî'nin eserde en fazla yakındığı konulardan biri de dilbilim alanında Avrupa ülkelerinde birçok ilerlemeler kaydedilirken Türkiye'de bu bilimin isminin bile olmamasıdır. Yazara göre Türkler bulundukları bölge itibarıyla ve konuştukları dilin yukarıda zikredilen üç dil grubundan izler taşıması dolayısıyla bu bilim dalında çalışmalar yapabilecek bir mevkidedirler, fakat ilgisizlik bu alanda da kendisini göstermiştir.</p><p>Lisân isimli eseri, Türkçe'de bu alanda kaleme alınmış ilk eser olması dolayısıyla, günümüz Türkçe'sine aktarmayı ve bilim dünyasına sunmayı bir görev kabul ediyoruz.</p><p><br /></p><p>Hazırlayan: Remzi Demir </p><p>Dizisi: Osmanlı Klasikleri</p><p>Türü: Fikir Dizisi</p><p>Cilt Bilgisi: Amerikan cilt</p><p>Kağıt Bilgisi: 1. Hamur 80 gr.</p><p>Basım Tarihi: Şubat 1996</p><p>Sayfa Sayısı: 90</p><p>Kitap Boyutları: 13 x 19 cm</p><p>ISBN No: 978-975-520-145-0</p><p>Barkod No: 9789755201450</p><p>Etiket Fiyatı: 19.- TL</p><p>e-kitap Fiyatı: 9.- TL</p>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-15008106761952384752021-09-27T22:39:00.001+03:002021-09-27T22:42:44.704+03:00İslamiyetin Yayılması için yapılan çalışmalar<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQJkIOnr21zT46ND_x1ZMFxWM4nmqoujihjlv8iY3bPf3So5fxXtEhkjDmkt3j6cUXBpXygJaOMR5PP5zJ7lkQqvYpAi26nloNFilamAVolZZOdP6Taeng2zBk_fTSoeid1lwQiC2eiMDt/s1905/islami.yap%25C4%25B1lan-21.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1905" data-original-width="1354" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQJkIOnr21zT46ND_x1ZMFxWM4nmqoujihjlv8iY3bPf3So5fxXtEhkjDmkt3j6cUXBpXygJaOMR5PP5zJ7lkQqvYpAi26nloNFilamAVolZZOdP6Taeng2zBk_fTSoeid1lwQiC2eiMDt/s320/islami.yap%25C4%25B1lan-21.jpg" width="227" /></a></div>Şemseddin Sâmî Bey'in, İslâmiyetin Yayılması İçin Yapılan Çalışmalar adıyla yayımladığımız Himmetü'l-Humâm fi Neşri'l-İslâm adlı bu küçük risalesi, Maarif Nezâreti'nin 3 Receb 1302 tarihli ruhsatıyla, Hicrî 1302, Milâdî 1885 yılında, İstanbul'daki meşhur matbaalardan Mihran Matbaası'nda toplam 135 adet olarak basılmıştır. Arapça yazılmış olan bu risale, 17 x 11.5 cm boyutlarında olup, 32 sayfadır; ancak 30'uncu sayfada basım yanlışlarını düzelten bir tabloya ve 31'inci ve 32'inci sayfalarda ise Şemseddin Sâmî Bey'in basılmış ve basılmamış olan eserlerini gösteren bir listeye yer verilmiştir. Okuyuculara yararlı olacağı düşünülerek bu liste de metnin sonuna eklenmiştir; fakat Ömer Faruk Akün'ün İslâm Ansiklopedisi için hazırlamış olduğu "Şemseddin Sâmî" maddesinde sunulan liste (Cilt 11, s.413-420) ile mukayese edildiğinde bu listenin bir hayli eksik olduğu anlaşılmaktadır.<p></p><p>Himmetü'l-Humâm, yazılışından kısa bir süre sonra, Hicrî 1305'te (Milâdî 1888'de), Giridli Mustafa Nuri Efendi tarafından Türkçe'ye tercüme edilerek Hanya'da basılmıştır (Akün, s.416).</p><p>Şemseddin Sâmî Bey'in bu risalesinin, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi, Yazma Eserler Bölümü'nde İsmail Saib koleksiyonuna (I / 275) numarayla kayıtlı güzel bir elyazması tercümesine rastlanmıştır; ancak 19 varaklık bu Türkçe tercümeyi yapan mütercimin adı metinde kayıtlı değildir. Meçhul mütercim, risalenin girişinde, Arapça'ya âşinâ olmayan din kardeşlerimizin de istifâdeden mahrum kalmamaları mülahazasıyla bu risaleyi Türkçe'ye tercüme ettiğini söylemektedir.</p><p>Biz, bu risaleyi doğrudan doğruya Arapça'sından tercüme ederek, okuyucuların hizmetine sunduk.</p><p>İslâmiyetin Yayılması İçin Yapılan Çalışmalar diye adlandırdığımız bu küçük risale, iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde, İslâmiyetin yayılışı anlatılmış, ikinci bölümde ise, İslâmiyeti benimsemiş olan milletler hakkında bilgiler verilmiştir. Anlatım esnasında ayrıntılara girilmemiş, ama bazı önemli konular titiz bir biçimde vurgulanmıştır.</p><p>Arapça'nın bütün Müslümanlar arasında ortak bir bilim dili olduğuna inandığı için, risalesini bu dille yazan Şemseddin Sâmî Bey'e göre, İslâm medeniyetinin çöküşünün iki nedeni vardır: Müslümanların rehavete düşmeleri ve Hristiyanlarla Moğolların saldırıları sonucunda Müslümanların yaratmış oldukları medeniyet eserlerinden çoğunun tahrip edilmesi. Bilindiği gibi, bunlar, 'görülebilen nedenler'dir; bir de bunlardan daha derinlerde yattıkları için 'görülemeyen nedenler' vardır; bu ikinci tür nedenler, görülebilenler gibi dışsal değil içseldir ve bir medeniyetin doğuşunda, yükselişinde ve çöküşünde çok daha etkindir; Şemseddin Sâmî Bey, bu içsel nedenlerden bahsetmez ama bahsettiği nedenler de çöküşte etkili olmuştur ve bunlardan özellikle ikincisinin rolünü, bir takım siyasî gerekçelerle göz ardı etmek doğru değildir; çünkü doğru tedbirin yolu doğru bilgilenmeden geçer.</p><p>Şemseddin Sâmî Bey, İslâmiyetin birincisi gaza ve ikincisi ise tebliğ ve telkin olmak üzere iki yolla yayılmış olduğunu belirttikten sonra, günümüzde Asya ve Afrika'nın uzak bölgelerinde yaşayan vahşî kavimleri Müslümanlaştırmanın en uygun yolunun tebliğ ve telkinden oluşan ikna yöntemi olduğunu söylemektedir. Ona göre, İslâmiyet, vahşîleri medenîleştiren bir dindir ve bu yönüyle de Hristiyanlıktan farklıdır. İnsan eti yiyen, mağaralarda ve ormanlarda hayvanlar gibi yaşayan, fuhuş yapan, çalışmayan ama yağmalayan vahşî kavimler İslâmiyete girdiklerinde yaradılışlarını değiştirmekte ve olumlu değerlerle donanmaktadırlar. Şemseddin Sâmî, bu görüşünü kuvvetlendirmek için, İslâmiyetin medenîleştirici yönünü vurgulayan bazı Hristiyan misyonerlerin gözlem ve görüşlerini aktarmış, ancak Osmanlı dönemi yazarlarından çoğunun yaptığı gibi, kaynak göstermeyi ihmal etmiştir.</p><p>Şemseddin Sâmî Bey, Hristiyanları sömürgeci olarak görmekte ve vahşîleri medenileştirme gibi bir niyetleri olmadığını düşünmektedir; onlar, bu çaresiz insanları medenîleştirmeyi değil, Amerika'da ve Büyük Okyanus adalarında yaptıkları gibi, yok etmeyi ve topraklarına yerleşmeyi istemektedirler.</p><p>İslâmiyet çağımızda telkin ve tebliğ yoluyla, yani barışçı bir yolla yayılacaktır ama bunun etkili bir biçimde yapılabilmesi için, Şemsedin Sâmî Bey'e göre, bütün Müslümanlar arasında güçlü bir irtibatın kurulması gerekmektedir; ancak bu "irtibat", dinî bir irtibat olmalı ve başında da meşru bir halife olarak Osmanlı Sultanı bulunmalıdır; siyasî ve mezhebi "ittihad" yoluna ise girilmemelidir; çünkü bu yol çıkmaz bir yoldur.</p><p>Şemseddin Sâmî Bey'e göre, Arapça, bütün Müslümanların müşterek dili olsaydı çok iyi olurdu ama bu mümkün olmamıştır; öyleyse Türkçe, Farsça, Urduca, Malayca ve diğerleri gibi İslâm dillerinin Arap hattıyla yazılması ve dinî ve serî kitapların ise, anlaşılabilmeleri için, bu dillerle hazırlanması, İslâmiyetin yayılması yolunda büyük bir hizmet olacaktır. Ancak bu arada Arapça'yı da ihmal etmemek gerekir; çünkü Arapça, Müslümanların birleşmesi için güçlü bir bağdır.</p><p>Bugün yeni yeni tartışılmakta olan bazı konulara 111 sene önce değinmiş olan bu küçük risalenin okuyuculara yararlı olacağını ümit ederiz.</p><p>Hazırlayan: Remzi Demir </p><p>Dizisi: Osmanlı Klasikleri</p><p>Türü: Fikir Dizisi</p><p>Cilt Bilgisi: Amerikan cilt</p><p>Kağıt Bilgisi: 1. Hamur 90 gr.</p><p>Basım Tarihi: Şubat 1996</p><p>Sayfa Sayısı: 48</p><p>Kitap Boyutları: 13 x 19 cm</p><p>ISBN No: 978-975-520-147-4</p><p>Barkod No: 9789755201474</p><p>Etiket Fiyatı: 17.- TL</p><p>e-kitap Fiyatı: 9.- TL</p>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-26319896944813704552021-09-27T21:58:00.000+03:002021-09-27T21:58:14.235+03:00Medeniyyet-i İslâmiyye<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOKmYt1q66AOhOmflMHaIzxeouATcWUb0ODJmFxaqqtCYXPN5eJCtu9D_hwaEpc8IWzZJNu3uyE8QOSM2e_o0bcSuan5PU88gLc6cvPG8HzCUkMR4O_c5EEgZGRSwZlhij6pj4gNrwUxqo/s2048/Medeniyeti-islamiye-BU-21.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1401" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOKmYt1q66AOhOmflMHaIzxeouATcWUb0ODJmFxaqqtCYXPN5eJCtu9D_hwaEpc8IWzZJNu3uyE8QOSM2e_o0bcSuan5PU88gLc6cvPG8HzCUkMR4O_c5EEgZGRSwZlhij6pj4gNrwUxqo/s320/Medeniyeti-islamiye-BU-21.jpg" width="219" /></a></div>Osmanlı tarihçileri, dinî ve siyasî tarihe yönelerek İslâm medeniyeti tarihini ihmal etmişler ve bir anlamda kendi medeniyetlerinin tanıtımını Avrupalı araştırmacılara bırakmışlardır. Yazmış olduğu sözcüklerle ve ansiklopedilerle Türk kültür hayatına büyük hizmetlerde bulunan Şemseddin Sâmî, bu çarpıklığın farkına vararak tarihçilerimizin gözlerini açacak bir medeniyet tarihi hazırlamaya girişir ve Medeniyyet-i İslâmiyye ortaya çıkar.<p></p><p>Medeniyyet-i İslâmiyye bütün eksiklerine ve kusurlarına rağmen, İslâm medeniyetini felsefesiyle, bilim ve teknolojisiyle ve sanatıyla tanıtmaya çalışan çok geniş çerçeveli bir eserdir ve maksadı Müslümanların bir zamanlar mükemmel bir medeniyet yarattıklarını göstermektedir, tarafsızdır ve bu tarafsızlık eserin güvenirliliğini arttırmaktadır.</p><p>Şemseddin Sâmî'nin engin bilgisiyle İslâm medeniyetini tanımak isteyenlerin ilgisine sunulur...</p><p><br /></p><p>Türk medeniyet tarihinin önemli simalarından Şemseddin Sâmî Bey (1850-1904), Yanya'ya bağlı Fraşer'de doğmuş ve 54 yaşındayken İstanbul'da ölmüştür. İlk öğrenimini Fraşer'de tamamladıktan sonra, Yanya'daki bir Rum mektebine girmiş ve ilerde hazırlayacağı sözlüklerde yararlanacağı dillerden Rumca'yı, eski Yunanca'yı, Fransızca'yı ve İtalyanca'yı burada öğrenmiştir. Arapça ve Farsça gibi İslam dillerini ise Yanya medreselerinin meşhur müderrislerinden okuyan yazarımız, eğitimini tamamladıktan kısa bir süre sonra, 1872'de İstanbul'a gelmiş ve kardeşi Naîm Bey ile birlikte matbuat kalemine girerek yazı hayatına adım atmıştır. Buradayken bir taraftan çeşitli gazetelerde ve dergilerde yazarlık ve çevirmenlik yapmış ve diğer taraftan kitaplar yayınlamıştır.</p><p>1880'de Abdülhamid'in isteği üzerine Saray'a alınarak Mâbeyn'de kurulan Askerî Teftiş Komisyonu katipliğine getirilmiştir. Ömrünün sonuna kadar bu görevde kalan yazarımız, büyük ve önemli eserlerini buraya girdikten sonra vermeye başlamıştır. Fransızca'dan Türkçe'ye Kamûs-ı Fransevî'nin (1882/1883) ardından Türkçe'den Fransızca'ya Kamûs-ı Fransevî'yi (1885), daha sonra altı ciltlik büyük bir tarih ve coğrafya ansiklopedisi olan Kamûsü'l-'Alâm'ı (1888-1899), Kamûs-ı Arabî'yi (1896) ve bugün de araştırmacılar tarafından kullanılan meşhur eseri Kamûs-ı Türkî'yi (1899-1901) birbiri ardı sıra yayınlayarak dilcilik ve sözlükçülük alanında yeni bir çığır açmıştır.</p><p>Şemseddin Sâmî Bey, 1879'da Tercümân-ı şark gazetesinin sahibi Mihran Efendi ile Cep Kütüphanesi adını verdikleri bir yayın dizisi kurmuş ve bu dizide Osmanlıların iyi tanımadıkları dilbilim, mitoloji, antropoloji, jeoloji gibi alanları güzel bir biçimde tanıtan kitaplar yayınlamıştır. İslam Medeniyeti adıyla sadeleştirdiğimiz Medeniyyet-i İslamiyye de bu diziden çıkmıştır ve Osmanlılar tarafından yazılmış ilk medeniyet tarihlerinden birisidir. Ağdalı olmayan bir Türkçe ile yazılan bu küçük kitaplar, Batı medeniyetinin tanıtılması açısından çok yararlı hizmetlerde bulunmuştur. Ebuzziyâ Tevfik (1849-1913), Beşir Fuad (1852-1887) ve Ahmed Râsim (1865-1932) gibi yazarların da katıldıkları bu dizide (1879-1886) çıkan toplam 32 cildin 11 eserlik 15 cildini Şemseddin Sâmî Bey yazmıştır. Bu küçük eserler şunlardır: Medeniyet-i İslamiyye (1879), Esâtir (1879), Kadınlar (1879), Gök (1879), yer (1879), insan (1879), Emsâl (4 kitap, 1879/1880), Letâif (2 kitap, 1883), Yine İnsan (1886), Lisân (1886), Usûl-i Tenkid ve Tertib (1886).</p><p>Şemseddin Sâmî Bey, 1879'da ve 1885'de iki kez basılan Medeniyyet-i İslamiyye adlı bu küçük eserinde (14.5 cm x 9 cm ve 126 sayfa), astronomi, matematiksel bilimler, coğrafya, doğa bilimleri, tıp, felsefe, kanun, edebiyat, tarih, sanayi ve mamuriyet başlıkları altında Ortaçağ İslam Medeniyetini ana hatlarıyla tanıtarak Müslümanların dünya medeniyetine yapmış oldukları hizmetleri göstermeyi amaçlamaktadır; amacı ne olursa olsun, siyasî ve askerî tarih anlatımının güçlü olduğu böyle bir toplumda Şemseddin Sâmî Bey'in yerleşmiş gelenekleri aşarak bir medeniyet tarihi yazmaya yönelmiş olması ve medeniyet tarihini diğer insanî etkinliklerin tarihinden önce bilim tarihine dayandırmış olması Türk tarihçiliği açısından büyük bir adım olarak görülmelidir. Ancak eserde belki de ilk olmanın verdiği bazı eksiklikler de yok değildir; mesela bazı yerlerde Medeniyyet-i İslamiyye bir isimler ve eserler listesini andırmakta ve isimlerin kişilikleri ile eserlerin içerikleri hakkında herhangi bir bilgiye veya değerlendirmeye rastlanmamaktadır; ayrıca Şemseddin Sâmî Bey, yararlanmış olduğu kaynakları da bildirmemiştir. Bütün bunlara rağmen eserin içeriğinin zenginliği okuyucuyu şaşırtacaktır. </p><p>Sadeleştirme esnasında, günümüzde anlaşılmayan kelime ve terkipler bugün kullandıklarımızla değiştirilmiş, bazı eski söyleyiş biçimlerinin yerine yenileri konulmuş, uzun cümleler anlamayı kolaylaştıracak biçimde parçalara bölünmüş ve bazı yerlerdeki bozuk anlatımlar düzeltilmiştir. Sadeleştirme yapılırken aşırılıktan kaçılmış ve eski anlatım biçiminin güzellikleri yer yer sergilenmeye çalışılmıştır.</p><p>Hazırlayan: Remzi Demir </p><p>Dizisi: Osmanlı Klasikleri</p><p>Türü: Fikir Dizisi</p><p>Cilt Bilgisi: Amerikan cilt</p><p>Kağıt Bilgisi: Enzo Cremy</p><p>Basım Tarihi: Şubat 1996</p><p>Sayfa Sayısı: 106</p><p>Kitap Boyutları: 13 x 19 cm</p><p>ISBN No: 978-975-520-133-7</p><p>Barkod No: 9789755201337</p><p>Etiket Fiyatı: 21.- TL</p><p>e-kitap Fiyatı: 9.- TL</p>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-19255197805358269462021-09-21T00:51:00.002+03:002021-09-21T00:51:42.595+03:00Çeçenler<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLdJVKL4ZE_nIMRSur8xjCczr7VmZJG1Y4D1kJp5sGUexbvVLtWbS4nz1cpTnYisd5nrXlJfg9AnuaHZEsFZWry5tCjgxC8Mxtmt1I12c4_MsdqpNQXd8vBbtoM2luS9tmjm4Z140E5H0p/s2048/%25C3%2587E%25C3%2587ENLER-21.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1399" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLdJVKL4ZE_nIMRSur8xjCczr7VmZJG1Y4D1kJp5sGUexbvVLtWbS4nz1cpTnYisd5nrXlJfg9AnuaHZEsFZWry5tCjgxC8Mxtmt1I12c4_MsdqpNQXd8vBbtoM2luS9tmjm4Z140E5H0p/s320/%25C3%2587E%25C3%2587ENLER-21.jpg" width="219" /></a></div>Kafkasya, dağlık ve ormanlık yapısı ile, yeraltı zenginlikleri ile Orta Asya ve Orta Doğu arasındaki kapı konumu ile, Türkiye açısından son derece önemli bir konuma sahip bulunmaktadır. Türk halkı bu gerçeği yeni yeni anlamakta ve ülkemizde yeni başlayan dışa açılma dönemi Kafkasya'da da gündeme gelmektedir. Böylesine bir açılımda Kafkas asıllı Anadolu halkının önemli bir işlevi doğmaktadır. Atalarının geldiği bu bölgelere eğilmek ve yardımcı olmak. <p></p><p>Şimdi yaşadıkları Anadolu ile Kafkasya arasında yeni başlayan yakınlaşma kısa zamanda olumlu sonuca ulaşabilir. Aksi takdirde, Türkiye'nin Balkanlar'a, Karadeniz'e, Orta Asya'ya ve Orta Doğu'ya açılım döneminde Kafkasya geride kalabilir ve Osmanlılar döneminde olduğu gibi Kafkasya'ya hiç sıra gelmeyebilir. Artık Türk dış politikası belirlenirken, Kafkasya bölgesine de ağırlık verme zorunluluğu vardır. Kafkasya'nın nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman ve Türk olmasına karşın, bu bölge hiçbir zaman Osmanlı yönetimi altına girmemiştir. Bırakınız Kuzey Kafkasya'yı, nüfusunun yüzde yüze yakını Türk ve Müslüman olan Azerbaycan bile Osmanlı sınırları dışında kalmış ve tümüyle bir Türk kenti olan Bakü hiçbir zaman Osmanlı bayrağı altında yönetilmemiştir. Tüm bunlara rağmen Kafkasya her zaman için Osmanlı'nın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin gündeminde olmuştur. Rus saldırılarından kaçan Kafkasyalıları Osmanlı yönetimi imparatorluğun kritik bölgelerine yerleştirmiş ve devletin çeşitli kademelerinde onlardan yararlanmıştır. </p><p>Osmanlı ordularının zaferlerinde Kafkas birliklerinin çok önemli rolleri olmuştur. Aynı şekilde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da Kafkasyalılar önemli görevler üstlenmiş ve Kuvayi Milliye hareketinin başarıya ulaşmasında büyük katkılar sağlamışlardır. Tarih boyunca Rusya'ya karşı savaşarak önemli bir birikim kazanan Kafkasyalılar daha sonraki dönemlerde Türklerin zaferlerine büyük ölçülerde yardımcı olmuşlardır. Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan Azerbaycan'da ve Batı Trakya'da kurulan Türk Devletleri'ni, Kafkas asıllı Türkler yaratmışlardır. Kafkasya deyince Türkiye'de akla Şeyh Şamil ve İmam Mansur gelmektedir. </p><p>Bu önderlerin Ruslara karşı uzun süren savaşlarında Kafkasya'da bir halk öne çıkmaktadır: Çeçenler. Rusların Kafkasya'yı işgaline karşı uzun süren bir direnişi gerçekleştiren bu kahraman halk, günümüzde gene bir bağımsızlık savaşının içine girmiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılması ile beraber ortaya çıkan milliyetçilik cereyanları bu halkı da harekete geçirmiştir. Üç yıl önce, Sovyet Cumhuriyetleri ile beraber Çeçenler de bağımsızlıklarını ilan etmişler ve Rusya Federasyonu içinde kalmak istemediklerini bütün dünyaya duyurmuşlardır. Çeçenlerin bu girişimi daha sonra Tatarları da etkilemiş ve bu iki Cumhuriyet, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeniden kurulmak istenen Rusya Federasyonu ile ilgili anlaşmalara katılmamışlar ve bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. </p><p>Çeçenlerin bu bağımsızlıkçı tutumu diğer Federasyon üyesi cumhuriyetleri de etkileyince günümüzde Rusya Federasyonu'nun durumu tartışılır bir konuma gelmiştir. Çeçen Cumhuriyeti, kurulduktan ve bağımsızlığını ilân ettikten sonra Rusya Federasyonuna katılmamış; böylece bağımsız bir devlet olduğunu dünyanın önünde sergilemiş olmasına rağmen, diğer ülkeler tarafından tanınmamıştır. Çeçenlerin özel çabaları ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Çeçen Cumhuriyeti birbirini tanımıştır. </p><p>Şimdi sıra diğer Türk Cumhuriyetlerinin tanımasındadır. Yeniden yapılanma döneminde Rusya ile daha yakın bir ilişki içine giren Türkiye bile yanı başındaki bu cumhuriyeti resmen tanıyamamıştır. Üç yüz yıllık bir zaman süreci içinde Kafkasya göçlerinde önemli bir Çeçen topluluğu Anadolu'ya gelmiştir. Bugün onların yüz bin civarında torunu ülkemizde yaşamaktadır. Türkiye'deki Çeçenler baba vatanlarındaki gelişmelere karşı kayıtsız kalamamışlar ve resmi ilişkilerin kurulamadığı bir dönemde, davet üzerine gayri resmi bir heyet olarak Çeçen Cumhuriyeti'ni ziyarete gitmişler ve bağlantı kurmuşlardır. Kafkasya dünü ve bugünü ile Yakın Doğunun önemli bir bölgesidir. Başlangıçtan beri Kafkasya'nın jeo-politik cazibesine kapılan milletler özellikle Ruslar buraya koşmuşlar, arzularına kavuşmak, yerleşmek için Kafkasya etrafında pervaneler gibi dönüp dolaşmışlar, dövüşmüşlerdir. Bu bölgenin asırlar boyu süren tarihinde çok çeşitli olaylar vardır. Kafkasya'nın tam kilit noktasında olan Çeçenistan, bu saldırılara her zaman maruz kalmış ve savaşmıştır. Çeçenistan, aynı zamanda üç büyük devletin çıkarlarının çarpıştığı yerdir. </p><p>Rusya, Almanya ve İran. Bu bölge kimin olursa, o, diğerlerine karşı üstün olacaktır. İşte bu yüzden Çeçenistan, aralıksız devam eden savaşlara her dönemde sahne olmuştur. Çeçenler, üç yüz yıl Ruslara karşı kahramanca savaşmış, ama sonunda ne yazık ki yenilmiş, esir olmuş ve göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu gün içinde bulunduğumuz olayları ve gelecek günlerin doğuracağı sonuçları kavrayabilmek için geçmiş günlerin tarihini bilmek gerekir. Yeterli bir çalışma için zamanımız olmamıştır. Zira konunun genişliğinin yanı sıra, elimizde belli başlı kaynakların olmaması, bilgilerin bir hayli kabarık olmasına rağmen dağınık bir halde bulunması verimli bir çalışma yapmamızı engellemiştir.</p><div style="text-align: left;"><b>Sam Yayınları</b><br />Dizisi: Çağdaş Türk Yazarları<br />Türü: : Tarih / Siyasal Sosyoloji<br />Yayına Hazırlayan: Eren Gündoğan<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo cremy <br />Basım Tarihi: Nisan 1993<br />Sayfa Sayısı: 244<br />Kitap Boyutları: 13,5x21 cm <br />ISBN No: 978-975-520-070-5<br />Barkod No: 9789755200705<br />Etiket Fiyatı: 42 TL</div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-7134401823235843282021-09-20T23:02:00.001+03:002023-01-16T00:27:08.962+03:00Duvar / Kısa Bir Dönemin Uzun Hikâyesi<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjK7OfLkOgYoQ_jeMn6N9rqHnC9LsSs_csCyx4SbYb4Kcj7PVqpauk_ELjdSXkUhecyPuyNNObU4ovkPTPb-e74LNlhS7DDcSq2RiRanOYVyqbzYmzO9RrvSW_QBaewEgdSfTC0LILBatU/s2048/duvar-21.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1356" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjK7OfLkOgYoQ_jeMn6N9rqHnC9LsSs_csCyx4SbYb4Kcj7PVqpauk_ELjdSXkUhecyPuyNNObU4ovkPTPb-e74LNlhS7DDcSq2RiRanOYVyqbzYmzO9RrvSW_QBaewEgdSfTC0LILBatU/s320/duvar-21.jpg" width="212" /></a></div>İrfânı hisarlar kuşatmış Doğu, mâbede bezirgân sokmamış. Yıllarca davar gütmüş, odun taşımış çömez... Meş’aleyi çetin imtihanlardan sonra tutuşturmuşlar eline. “Emânetleri ehline tevdi ediniz,” demiş din. / Cemil Meriç<p></p><p>Çok güzel bir kitap okudum. Bu yaşananları çocuk gözüyle hatırlıyorum. Göremediğim, bilmediğim çok şey varmış. Onları gördüm, okudum sayende; ellerine, kalemine, yüreğine sağlık. Tebrik ediyorum seni seviyor ve seninle gurur duyuyorum babacığım. / Kızınız, Ayşen Tuğba Adıbeş Uysal</p><p>Bir veteriner Hekimin, çalıştığı Bakanlıkta ki yaşanan olayları edebi bir üslupla ele alıyor. En üst düzeydeki bakanı mizahi bir dille anlatıyor. Bir Türkiye panoraması, insan davranışlarını ustalıkla edebiyata aktarıyor…</p><p><i>Olayların Geçtiği Mekânlar</i>: Olaylar çoğunlukla bir araştırma enstitüsü çevresinde geçse de bağlı olduğu bakanlık ve ülke manzaraları da yer almaktadır. Önümüzde bazen uçsuz bucaksız bir bozkır bazen de alabildiğine bir gülşen uzanmaktadır. Laboratuvar sahnesi, buğday tarlası da yolumuza çıkabilir. Bir bakanın makam odası, otel lobisi olduğu gibi, bir nehir kenarı, bir park, ya da sığır çiftliği de sahnelerin birinde yer alabilir...</p><div style="text-align: left;"><i>Rolü: Bakan</i><br />Tıyneti: 55-60 yaşlarında, esmer, uzun boylu, iğneyle delinmiş gibi küçük gözleri olan, ince bıyıklı, çıfıt tipli, anormal tavırlar sergileyen, gayet kıvrak, çevresindekilere pek güven vermeyen bir yapıya sahip. Kendinden başka hiç kimseyi beğenmeyen, her işi eleştiren herkese üstten bakan, çokbilmiş geçinen Amerika hayranı, yerine göre milliyetçi görüntüler verip çıkarlarını elde etmeye uygun biri. Konuşurken insanların yüzüne bakmaz, karşısındakini küçümser, ilgilenmez gibi görünüp hata bulmaya çalışır. Söylenenleri anlamadığı için sık sık konuyla ilgisiz sorular sorar. Genellikle göreve getirdiği kişilerin kendine bağlılığından emin olmak istemesi en tabii hakkıdır. Çıkar konusunda kendisi gibi düşünen kişilerle çalışır. Hep hata aradığından yapılan iyi ve olumlu işleri görmezlikten gelir. Şahsi çıkarlarını her zaman toplum çıkarlarının üzerinde tutmaktadır. Kadınlara olan düşkünlüğüyle rezil olmayı bile göze alabilir. Dengesiz bir kişiliğe sahip.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><i>Rolü: Genel Müdür</i> <br />Tıyneti: 42-43 yaşlarında, ortadan biraz kısa boylu, yere bakarak gezen sinsi bir tip. Sık sık bıyık bırakıp kesmesiyle tanınan, rahatça yalan söyleyen, fitne fesat çıkaran, iftira eden, insan kullanmaktan hoşlanan, her kurumda casusları olan, laf götürüp getiren, bukalemun tipli biri. Kendisinden daha iyileri asla barındırmaz ve mutlaka onların başına çorap örmeye çalışır. Konusunda başarılı olan herkesi kendisine rakip olarak görmektedir. Ya çok üsttekilerle ya da çok alttakilerle çalışır asla ortası olmaz. Yukarıdakilere yalakalık yapar aşağıdakilerin de kendisine karşı aynısını bekler. Bu sebeple üç beş kişi dışında arkadaşı yoktur. Onlar da bunun sözünden hiç çıkmayan, patronlara yakın kişilerdir.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><i>Rolü: Müdür</i> <br />Tıyneti: 37-38 yaşlarında, kumral, uzun boylu, gözlüklü. “Zozo” lakabıyla ün salmıştır. Büyüklere karşı saf, aptal rolleri takınıp işlerini yürüten; personeline karşı baba rolü oynayarak etrafına güven veren, karanlık işler çeviren, bütün yaptığı işlerden şahsi çıkar sağlayan, konuşurken sık sık pot kırıp onu bile lehine kullanmayı başarabilen, yalancı ve rüşvetçi biri. Devlet malını yemeyi meşru sayan bir zihniyetin ürünüdür. Etnik ayrımcılıktan yana görünmez ama uygulamalarda bölücü örgütü destekleyip ondan bile çıkar sağlamayı başaracak kadar uyanıktır. İstediklerini elde edebilmek için her yolu meşru sayar. Yumuşak ve uyumlu bir yapıya sahip göründüğünden herkes tarafından desteklenmektedir.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><i>Rolü: Müsteşar </i><br />Tıyneti: 53-54 yaşlarında, orta boylu, kalın ve büyük kafalı, kumral, sakin görünüşlü biri. Daha çok sinirleri alınmış gibi bir görüntü verir ama aslında söylenenleri anlamadığından böyle aval aval baktığı çok sonraları anlaşılmıştır. Hiç iş yapmadan oturduğu için herkes ona “Fadime Hala” der. Dinlerken ciddi bir adam sanılır ama konuştuğuna pek rastlanılmamıştır. Karısından izinsiz ağzını bile açamaz. Toplantılarda dinler akşam karısıyla mütalaa eder üç gün sonra cevap verir, hatta cevap vereceği sırada soruyu unutup vazgeçtiği de çok olmuştur. Devlet yönetiminden habersiz olduğundan üç buçuk yıllık müsteşar yardımcılığı sırasında olumlu bir iş yaptığına rastlanmamıştır.</div><div style="text-align: left;">İktidar değişimi sırasında tamamen ayağa düşmüş dik durma tavrını sergileyememiştir.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><i>Rolü: Fatoş</i><br />Tıyneti: Esmer güzeli, siyah dalgalı uzun saçlı, ince uzun boylu genç bir kız.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><i>Rolü: Figüranlar</i><br />Tıyneti: Bunların arasında sen, ben, onlar var. Ayrıca; evlisi bekârı, hırlısı/hırsızı, yollusu/yolsuzu, nurlusu/nursuzu, dürüstü/dürüst olmayanı, sağcısı/solcusu, dinlisi/dinsizi, ilericisi/gericisi, sahtekârı, dalkavuğu, tesettürlüsü, açığı/kapalısı, namuslusu/namussuzu, orospusu, pezevengi, yobazı, üçkâğıtçısı, yankesicisi, yalakası... Sözün kısası mevcut toplumda görebileceğiniz her yapıda ve tıynette insanlar.</div><p><b>Yazardan Not:</b> Bu olanları baştan yaşasam belki çok farklı davranırdım. Benim haklı olduğumu söyleyip, mağdur olan arkadaşlarımdan özür diliyorum. Onların vebalini hep omuzlarımda taşıyacağım. Onlar bana teşekkür ediyorlarmış, “Başımız dik geziyoruz,” diye. Onlar gittikleri kurumlarda baş tacı edilmişler bu beni teselli ediyor. Sorumluluk vermek istemişler ama kabul etmedikleri haberini aldım. Onları suçlayamıyorum. </p><p>Şu vecizeyi sakın unutmayın:</p><p>“Zalim olmaktansa mazlum (zulme uğramış) olmayı tercih ederim. </p><p>Aldatan olmaktansa aldanan olmayı yeğlerim. Dolandırıcı olmaktansa dolandırılan olmak isterim. Bin kere aldatılsam da bir kere bile aldatmayacağım.”</p><p>Düşünüyorum da biz çok arkadaşla yola çıkmıştık; milliyetçi, vatansever, bir kısmı dindar, idealist geçinen, ülkücü, sosyalist, devrimci, komünist vs. Sonunda üç beş kişi kaldık. Üç beş kişiyle neler yapılırmış meğer. Yeter ki insanlar inansınlar. Kalleş siyasetçilere, dalkavuklara karşı yüreklerimizle karşı koyduk.</p><p>Ben İzmir’e geldikten sonra Bakan Bey iki yıl daha bakan olarak kaldı. Bana verdiği sözlerin üzerinden bir yıl değil iki tane bir yıl geçti ama tutmadı. O da samimi değilmiş. Zaten verdiği söze inanmamıştım ama dua ediyordum inşallah yanılırım diye. İnsanlara güvenmek istiyorum... Sonra bir anda ayağı kaydı gitti… Yerine daha iyisi mi geldi? Siz karar verin artık…</p><div style="text-align: left;"><b>Sam Yayınları<br /></b>Dizisi: Hikâye dizisi<br />Türü: : Hatırat<br />Düzelti: Ahmet Uludağ<br />Yayına Hazırlayan: Eren Gündoğan<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo cremy <br />Basım Tarihi: Şubat 2016<br />Sayfa Sayısı: 304<br />Kitap Boyutları: 13,5x21 cm <br />ISBN No: 978-975-520-327-0<br />Barkod No: 9789755203270<br />Etiket Fiyatı: 99 TL</div><p><br /></p>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-53785413668986936092021-09-18T00:26:00.000+03:002021-09-18T00:26:35.314+03:00Takvîmü'l-Edvâr (Takvimler)<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQqWwkCIDRUV3UrIvZrlByO7YUAYO-ZbAX8xnlkL7Dqut_TM3MKpiWZHgk4Dg1UTmFneiLdxnhiQpjQ9UvkzqOVI1TCFNawJFEJKjDbjkENraBADB-7D650H5TXe1M_eYdbxLy4a3XdXli/s2048/takvimler-21.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1386" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQqWwkCIDRUV3UrIvZrlByO7YUAYO-ZbAX8xnlkL7Dqut_TM3MKpiWZHgk4Dg1UTmFneiLdxnhiQpjQ9UvkzqOVI1TCFNawJFEJKjDbjkENraBADB-7D650H5TXe1M_eYdbxLy4a3XdXli/s320/takvimler-21.jpg" width="217" /></a></div>Meşhur Osmanlı tarihçilerinden ve hukukçularından Ahmed Cevdet Paşa, Takvîmü'l-Edvâr'da Osmanlı mâliyesindeki bazı aksaklıkların giderilebilmesi için Celâli Takvimi'ne dayanan yeni bir İslâmi takvim teklifinde bulunur. Titiz bir tarihî araştırmanın mahsulü olan bu eserde Kaldelilerden itibaren muhtelif medeniyetlerde kullanılan takvimler ayrıntılı bir biçimde tanıtılmış, hatalarına ve sevaplarına dikkat çekilmiştir; bu nedenle astronomi tarihçileri ve takvim tarihçileri için de yararlı bilgiler içermektedir.<p></p><p>Tarih meraklılarının, bilim tarihçilerinin, maliyecilerin ve Ahmed Cevdet Paşa hayranlarının ilgisine sunulur...</p><p>Ahmed Cevdet Paşa Takvîmü'l-Edvâr adlı bu eserinde kendi zamanına kadar kullanılagelmiş olan takvimlerin genel prensiplerini verir ve bu genel prensipler çerçevesinde, Başmüneccim Tahir Efendi'nin teklif ettiği takvimi, başlangıcı Sonbahar ılımı olmak kaydıyla, yeniden önerir. Eser bir takvim teklifi maksadı ile kaleme alınmıştır. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, Ahmed Cevdet Paşa'nın bu takvimi teklif etmesinin sebebi, Osmanlı vergi sisteminde kullanılan takvimin, Osmanlı maliyesini ve dolayısıyla hazinesini sıkıntıya sokmuş olmasıdır. Bilimin gelişmesinde günlük ihtiyaçların ne kadar belirleyici olduğunu Osmanlı maliyesinde yaşanan bu mesele gayet güzel bir şekilde açığa koymaktadır. Yeni takvim ihtiyacını doğuran şey maliyede karşılaşılan bu güçlükten kaynaklanmaktadır.</p><p>Eserin diğer önemli bir özelliği daha vardır ki bunu Ahmed Cevdet Paşa şu sözlerle dile getirir: </p><blockquote style="border: none; margin: 0 0 0 40px; padding: 0px;"><p style="text-align: justify;"><i>"Fransa'da müsta'mel olan mizan, mikyal ve mikyasların Memâlik-i Osmâniyye'de dahi istimali mukaddema Âli Paşa zamanında Şuray-i Devlet'ce müzâkere olunduğu sırada yapılacak ölçülere ne türlü târih konulmak meselesi mevzû'-ı bahs olarak sene-i şemsiyye itibârı müreccah görülmüş ise de bizim maliyece isti'mâl ettiğimiz sene-i şemsiyye sene-i hicrîyye-i kameniyeye mensub olduğundan daima tefâvüt üzere olup tarih-i hicriyi terk etmek dahi caiz olamayacağından mebnî bir karar verilmemiş ve bu bâbda re'y ü mutâla'a-i fakir dahi suâl olunmuş idi. Binâenaleyh bir sene-i şemsiyye-i hicriyye ittihâzının münâsib olacağına dâir lisânımızda zebân-zed olan ta'birât ile herkesin anlayacağı surette bir risale yazıp Takvîmü'l Edvâr tesmiye ettim ve lisân-i Türkî ilim lisânı olamaz diyenlere lisânımızın her şey'e kabil olduğunu ve bu lisân ile her fenden güzel eserler yazılabileceğini tasdik ettirdim." </i></p></blockquote><p>Ahmed Cevdet Paşa'nın kendi sözlerinden de anlaşıldığı üzere Takvîmü'l-Edvâr'ın yazılmasının iki maksadı vardır: (1) Devletin vergi toplarken kullandığı ve gerçekte iyi işlemeyen bir takvim yerine çok daha iyi işleyen bir takvim önermek; (2) Türkçenin bilim dili olabileceğini ispatlamak.</p><p>Bilim Tarihi Açısından Önemi</p><p>Ahmed Cevdet Paşa'nın ifadelerinden de anlaşıldığı üzere eser birkaç yönden önem taşımaktadır. Takvîmü'l-Edvâr bizde takvim işinin düzenlenmesi konusunu ilk defa tartışan bir eser olması bakımından önemlidir. Ayrıca eserin Türkçe kaleme alınmış olması da önemini bir kat daha arttırmaktadır. Ahmed Cevdet Paşa'nın önerdiği takvim Celâlî takviminden başka bir şey değildir. Kendisi de zaten bunu belirtmektedir. Onun Celâlî takvimini kabul etmesinin başlıca nedeni bu takvimin şimdiye kadar yapılan takvimler içerisinde en dakik takvim olmasıdır. Ancak Ahmed Cevdet Paşa'nın teklif ettiği takvimin başlangıcı Celâlî takviminde olduğu gibi ilkbahar ılımı değil, son bahar ılımıdır. Takvim başlangıcı olarak sonbahar ılımının seçilmesinin nedeni ise, Hz. Muhammed'in hicretinin "nadir bir tesadüf eseri" olarak sonbahar ılım gününe rastlamış olmasıdır ye bu nedenle, Ahmed Cevdet Paşa'ya göre başka bir başlangıç kabul etmek uygun değildir.</p><p>Eserin önemli olan diğer bir yönü de Türkçe kaleme alınmış bir bilim kitabı olmasıdır. Ahmed Cevdet Paşa'nın Türkçenin bilim dili haline gelmesine büyük önem verdiği ve bunu gerçekleştirmeye çalıştığı görülmektedir. Ona göre Osmanlı lisanının aslı Türkçedir. Fakat Farsça ve Arapça'dan pek çok kelime alındığı için üç dilden oluşan bir dil haline gelmiştir. Osmanlıca sadeleştirilmeli, eserler açık bir dille yazılmalı, yeni terimler bulunmalıdır. Bu nedenle de Ahmed Cevdet Faşa Tarih'ini açık ve sade bir dille yazmış ve Türklerin bilimsel nitelikteki ilk gramer kitabı olan Kavâid-i Osmaniye'yi, kaleme almış, Türkçe'de yer almayan bazı terimlere Türkçe karşılıklar bulmaya çalışmıştır. Bütün bunların sonucu olarak, her alanda Türkçe eserler yazılabileceğini herkese kabul ettirmek için Takvîmü'l-Edvâr'ı hazırlamıştır. </p><p>Bütün bunların yanında, eserin bilim tarihçiliğimiz açısından da önemi büyüktür. Ahmed Cevdet Paşa yeni bir takvim teklifinde bulunurken daha önce tertip edilmiş olan takvimleri ayrıntılı bir şekilde tanıtarak teklif ettiği takvim için yapmış olduğu tercihleri tarihi malumat ile temellendirme yoluna gitmiştir. Eser bu yönü ile takvimler tarihine geniş yer verdiği için bir astronomi tarihi incelemesi olarak değerlendirilebilir.</p><div style="text-align: left;">Hazırlayan: Remzi Demir / Yavuz Unat<br />Dizisi: Osmanlı Klasikleri<br />Türü: Fikir Dizisi<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo Cremy<br />Basım Tarihi: Mayıs 1996<br />Sayfa Sayısı: 88<br />Kitap Boyutları: 12,5 x 17,5 cm<br />ISBN No: 978-975-520-132-0<br />Barkod No: 9789755201320<br />Etiket Fiyatı: 21.- TL<br />e-kitap Fiyatı: 9.- TL</div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-46178643852081959732021-09-14T22:03:00.003+03:002021-09-18T02:04:27.987+03:00Avrupalılaşmak<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjaurg41QLNe_S_IT2ylOFpPVTumGaIPMpecMIzJGhqtFC0WLhaq_mw8M1GmL605JiQIALEbtEb5iptSWf7Gt1g6sFKb0M8GAgcU48N_Batz3HiAyySCFnIigDdnyuJRxaAbAt-wO5mwetb/s1414/AVRUPAL-21.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1414" data-original-width="960" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjaurg41QLNe_S_IT2ylOFpPVTumGaIPMpecMIzJGhqtFC0WLhaq_mw8M1GmL605JiQIALEbtEb5iptSWf7Gt1g6sFKb0M8GAgcU48N_Batz3HiAyySCFnIigDdnyuJRxaAbAt-wO5mwetb/s320/AVRUPAL-21.jpg" width="217" /></a></div>Bilincinde olmasak da, geçmişin düşünce ürünleri günümüzü ve geleceğimizi belirler, bu nedenle geçmişimizi tanımamız gerekir, ancak tanıdıktan sonra anlayabilir ve savunabiliriz.<p></p><p>Biz kimiz?... Bu sorunun cevabının verebilmek için öncelikle "Osmanlı kimdi?" sorusunu cevaplandırmamız gerekir ve bunu yapmanın en güvenilir yolu, Osmanlıların üretmiş olduğu düşünce ürünlerini okumak ve incelemektir. Fakat bu ürünlere ulaşabilmek çok da kolay değildir; çünkü çoğu yazmadır ve birkaç yazma kütüphanesinin tozlu raflarına sıkışıp kalmıştır; basma olanlar ise ancak birkaç büyük kütüphanede bulunabilir; ayrıca bu kitaplar ister yazma halinde isterse basma halinde olsun, Arap alfabesi ile yazılmıştır ve dili çok "eski"dir; bu konuda kendisini yetiştirmemiş veya yetiştirme olanağını ele geçirememiş insanlar tarafından okunup anlaşılmaları oldukça güçtür; bu nedenle birilerinin, atalarımızdan yadigar kalan bilim ve felsefe eserlerinin okumak isteyenlere yardımcı olması ve bu eserleri günümüz Türkçe'sine aktarması gerekir; aksi takdirde geçmişten yararlanmak mümkün değildir.</p><p>Yayınevimiz, "Osmanlı Klasikleri" dizisinde yayınlayacağı kitaplarla, tarihin karanlık dehlizlerinde unutulmuş olan Osmanlı düşünürlerinin ve yazarlarının eserlerini gün ışığına kavuşturmayı ve Osmanlı düşüncesinin boyutlarını sergilemeyi hedeflemektedir.</p><div><div><br /></div><div>Bunalımlı yılların girişimci aydını Tüccarzâde İbrahim Hilmi, Avrupalılaşmak adlı eserinde tarihsel ve toplumsal yaralarımızı irdelerken, aynı zamanda bu yaralara getirdiği çözümlerle Cumhuriyet inkılâplarının fikir öncülüğünü de yapıyor. Balkan ve Birinci dünya savaşının yaşandığı yıllarda Türk toplumunun içine düştüğü felaketleri gözlemleyerek bunların nedenlerini, siyasal, ekonomik, kültürel ve dinsel çözümlemelerle dikkatlere sunuyor. Adeta geri kalmışlığımızın toplumsal tarihini yazıyor.</div><div>Tüccarzâde İbrahim Hilmi'nin hiçbir eseri, bugüne kadar yeni alfabe ile Cumhuriyet nesillerine kazandırılmış değildir. Avrupalılaşmak, O'nun Türk düşünce tarihindeki yerini belirlemek açısından, kültür hayatımıza önemli bir katkı sağlayacaktır. Türkiye'de bugüne kadar yazılmış çağdaşlaşma görüşlerini ele alan çalışmaları yeni baştan gözden geçirmeyi zorunlu kılacak bu eser, Türk kültür hayatına sunulur...</div></div><div><br /></div><div><br /></div><div><div>Tüccarzâde İbrahim Hilmi, bugünkü alfabeye sadeleştirerek yayma hazırladığımız bu eserinin önsözüne "Tanzimat-ı Hayriye'den 75 yıl sonra Avrupalılaşmanın gerekliliğine dair bir eser yazma ihtiyacını hissetmek, ülke için ne acı bir durumun göstergesidir" sözleriyle yakınarak başlıyor. Aradan geçen 80 yıllık devrenin son 73 yılında Cumhuriyet'i yaşadık. Artık Türkiye Avrupa Topluluğu'na girmenin eşiğine geldi. Fakat bugün hâlâ Türk düşüncesi, çağdaşlaşma sorunları etrafında paradigmalar üretiyor. Türk Aydınları'nın çağdaşlaşma hakkındaki görüşleri, akademik çalışmalara konu ediniliyor.</div><div>Ancak eser dikkatlice okunduğunda görülecektir ki, İbrahim Hilmi'nin o dönemdeki görüş ve izlenimleri, bugün için de hâlâ geçerlidir. Esasen daha geniş bir belirleme ile, İkinci Meşrutiyet'in fikir hayatının Cumhuriyet döneminden çok daha zengin olduğu ileri sürülebilir. Whitehead, Batı Felsefesi geleneğinin en genel karekterinin "Platon'a bir dizi dipnot" olduğunu belirtir. Cumhuriyet dönemi fikir hayatı da, adeta İkinci Meşrutiyet'e bir dizi dipnottur. Nitekim çağdaşlaşma sorununu, Garplılaşmanın Neresindeyiz? sorusuyla oldukça bilimsel çerçevede irdeleyen Mümtaz Turhan, bu gerçeği "Bugün kabul edilmiş hiç bir unsur yoktur ki o vakit üzerinde konuşulmamış, yazılmamış veya münakaşa edilmemiş olsun" (Kültür Değişmeleri, 1969, s. 291) diyerek belirtir.</div><div><br /></div><div>Böyle olduğu halde, ilginçtir, İbrahim Hilmi'nin eserleri ve fikirleri Cumhuriyet döneminde adeta unutulur. Avrupalılaşmakla ne Türkiye'de Batılılaşma konusunda ki görüşleri sınıflandıran Tarık Zafer Tunay’a (Türkiye'nin Siyasi Hayatında Batılılaşma Hareketleri, 1960), ne çağdaşlaşmayı seküler anlamda Cumhuriyet'e gidişin zorunlu bir tarihsel gelişimi ekseninde kuramsal çerçeveye oturtmaya çalışan Niyazi Berkes (Türkiye'de Çağdaşlaşma, 1964), ne Türk düşüncesinin çağdaşlaşma tarihini yazan Hilmi Ziya Ülken (Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 1966), ne de Türk aydınının çağdaşlaşma konusu üzerinde doktora tezi hazırlayan Abdullah Kaygı (Türk Düşüncesinde Çağdaşlaşma, 1992) değinir, İbrahim Hilmi'nin adından bile söz etmezler. Bu, eserleri yanında, Meşrutiyet'in ve Cumhuriyet'in önemli aydınlarının eserlerini yayınlayarak Türk düşünce hayatına ve topluma mal eden Babıâli'nin bu kıdemli yayıncısının hiç de hak etmediği bir tutumdur. Gerçekten de Tüccarzâde İbrahim Hilmi'nin Türk düşünce tarihindeki yeri, Cumhuriyet'in kadirbilmez aydınlarının utancıdır. Bugüne kadar onun hiçbir eseri, yeni alfabe ile Cumhuriyet nesillerinin kazandırılmış değildir. Aydınımız, paradigmalar üretimi söz konusu olduğunda, İbrahim Hilmi için oldukça ketumdur. </div><div><br /></div><div>Bazı ansiklopediler dışında Tüccarzâde İbrahim Hilmi'den söz eden Yahya Akyüz'den başka hemen hiç kimse yoktur. Akyüz, ilk defa ondan Türkiye'de Öğretmenlerin Toplumsal Değişmedeki Etkileri (1848-1940) adlı çalışmasında "Devrin problemlerini desenlerden..." (1978, s. 88-89; 139-140) diye söz ederek İbrahim Hilmi'nin Maarifimiz ve Servet-i İlmiyemiz adlı eserindeki eğitim ve öğretmenlerle ilgili görüşlerine değinir. İkinci olarak Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1985'e)'hinde "Döneminde yazarlarından İbrahim Hilmi (Tüccarzâde)..." olarak söz eden Yahya Akyüz, o'nun adı geçen eserinden başka diğer bir eseri ne (Milletin Kusurları) daha değinerek "...İbrahim Hilmi... Balkan felâketlerinden sonra, bunların eğitimsel, siyasi, ekonomik, askerî sebeplerini deşen çok sayıda kitap yayınlamıştır" (1985, s. 271-272) der. Ancak İbrahim Hilmi'nin yayma hazırladığımız Avrupalılaşmak adlı eserinden söz etmez. Halbuki Avrupalılaşmak, İbrahim Hilmi'nin sözleriyle "...Türkçe'de bundan daha serbest yazılmış, Şark usâl-i idare ve hayatını bundan daha serbest tenkit etmiş bir eser yok tur" (Fihris-i Kitaphane-i Hilmi, s. 22) övgüsüne her yönüyle sahip bir eserdir. Gerçekten de Tüccarzade'nin eserdeki izlenimleri ve bu izlenimlerden çıkardığı sonuçlar, oldukça somut, açık ve şüphe götürmez gerçeklerdir. Üslubu, açık ve nettir. Dili dönemi için oldukça sadedir. Kendisinin Kitaphane-i îslâm ve Askerî yayınevince "Kitaphâne-i İntibah" serisinin 15. eseri olarak yayınlanan ve Matbaa-yı Hayriye ve Şürekâsı'nda İstanbul'da 1332 (1916) yılında basılan Avrupalılaşmak-Felâketlerimizin Esbabı, 184 sayfadır. Tüccarzâde İbrahim Hilmi, diğer fikrî eserlerini de aynı seride yayınladığı "Kitaphâne-i İntibah" külliyatını şöyle tanıtıyor: </div><div><br /></div><div>Balkan harbi felaketi üzerine millete çöken yeis ve ümitsizliği izale etmek, ve bu ana kadar söylenmesi ve yazılması mümkün olmayan bir çok hakayıkı meydana koymak, ahlâkî, içtimaî, idarî, askerî, siyasî bütün teşebbüslerin esasını araştırmak, iki asırlık seyyiat-ı idaremizi ilan ederek millette bir hiss-i intibah uyandırmak üzere Çatalca müdafaası esnasında başlamış olan bu külliyat tam on sekiz ...kitapta nihayet bulmuş, ...harikulade bir rağbete mazhar olmuş, üçer dörder defa tabedilmiştir (Fihris-i Kitaphane-i Hilmi, s. 20). </div><div><br /></div><div>Tüccarzâde İbrahim Hilmi Çığıraçan'ın bu önemli eserini bugünkü alfabeye sadeleştirerek çevirirken eserin aslına mümkün olduğunca sadık kalmaya özen gösterildi. Yazara ait eserdeki dipnotlar, aynen eserde geçtiği gibi sembolü kullanılarak verildi. Ayrıca az sayıda da olsa bazı açıklama dipnotları, eseri yayına hazırlayanlar tarafından sembolü kullanılarak verilmiştir. Eser, bugün Türk düşüncesinde çağdaşlaşma sorun ları etrafında yapılan incelemelere önemli refarans'lar olabileceği gibi, her kesimden okuyucuyu bugünkü tartıştığımız sorunları yeni baştan düşünmeye de davet edecektir.</div><div>Osman Kafadar</div></div><div><br /></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-31693006858309851072021-09-08T00:01:00.001+03:002021-09-13T14:06:00.339+03:00İslâm Filozofu İbn Rüşd <p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3eSSi_8bONEd4XYL-m_WPu1OjXbqina7ufZYaMnUF8I02Fhqci3FoAv0yySfM9CyPbJDTrMLE1XQlKhILbA9Yc7jPzVcX5QxjpPNrytL4baIJ_tt3VdktsgM3QmRV4HB4Nv5k2Jpr24PT/s2048/ibn-r%25C3%25BC%25C5%259Ft-%25C3%25B6n-21.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1401" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3eSSi_8bONEd4XYL-m_WPu1OjXbqina7ufZYaMnUF8I02Fhqci3FoAv0yySfM9CyPbJDTrMLE1XQlKhILbA9Yc7jPzVcX5QxjpPNrytL4baIJ_tt3VdktsgM3QmRV4HB4Nv5k2Jpr24PT/s320/ibn-r%25C3%25BC%25C5%259Ft-%25C3%25B6n-21.jpg" width="219" /></a></div>Bilincinde olmasak da, geçmişin düşünce ürünleri günümüzü ve geleceğimizi belirler, bu nedenle geçmişimizi tanımamız gerekir, ancak tanıdıktan sonra anlayabilir ve savunabiliriz.<p></p><p>Biz kimiz?... Bu sorunun cevabının verebilmek için öncelikle ‘Osmanlı kimdi?’ sorusunu cevaplandırmamız gerekir ve bunu yapmanın en güvenilir yolu, Osmanlıların üretmiş olduğu düşünce ürünlerini okumak ve incelemektir. Fakat bu ürünlere ulaşabilmek çok da kolay değildir; çünkü çoğu yazmadır ve birkaç yazma kütüphanesinin tozlu raflarına sıkışıp kalmıştır; basma olanlar ise ancak birkaç büyük kütüphanede bulunabilir; ayrıca bu kitaplar ister yazma halinde isterse basma halinde olsun, Arap alfabesi ile yazılmıştır ve dili çok ‘eski’dir; bu konuda kendisini yetiştirmemiş veya yetiştirme olanağını ele geçirememiş insanlar tarafından okunup anlaşılmaları oldukça güçtür; bu nedenle birilerinin, atalarımızdan yadigar kalan bilim ve felsefe eserlerinin okumak isteyenlere yardımcı olması ve bu eserleri günümüz Türkçe'sine aktarması gerekir; aksi takdirde geçmişten yararlanmak mümkün değildir.</p><p>Yayınevimiz, "Osmanlı Klasikleri" dizisinde yayınlayacağı kitaplarla, tarihin karanlık dehlizlerinde unutulmuş olan Osmanlı düşünürlerinin ve yazarlarının eserlerini gün ışığına kavuşturmayı ve Osmanlı düşüncesinin boyutlarını sergilemeyi hedeflemektedir.</p><p>Burada günümüz Türkçesiyle sunmuş olduğumuz İbn Rüşd adlı eserin, Rızaeddin ibn Fahreddin tarafından Tatar Türkçesiyle yazılmış olan aslını göremedik ve yalnızca Kaya Nuri'nin İslâm Filozofu İbn Rüşd adıyla yapmış olduğu çeviriyi kullandık.</p><p><br /></p><p>Okuyuculara </p><p>Kuzey'deki Türk-Müslüman kardeşlerimizin hakiki alimlerinden olduğu gibi yararlı eserleriyle de yayın aleminde büyük bir mevki kazanmış olan, Umum Rusya Müslümanları Nezâret-i Şerîyye'si reisi Kadı Rızâeddin ibn Fahreddin Efendi Hazretlerinin ‘Meşhur Erler’ ünvanı altında yazmış oldukları İbn Rüşd'ün diğer matbu eserleri gibi büyük bir şevkle okunduğunu Rusya'da bulunduğum zaman gördüğümden, belki bizde de aynı rağbete mazhar olur ümidiyle yazarın şu İbn Rüşd'ünü İstanbul Türkçesi'ne naklederek muhterem okuyucuların nazarlarına arzetmek cesaretinde bulundum. Şu eser, muhterem okuyuculara hem İbn Rüşd'ün hakiki yaşam öyküsünü öğretmiş ve hem de - bu vasıta ile - Kuzey'deki Türk-Müslüman kardeşlerimizin Rızâeddin ibn Fahreddin'lerini tanıtmış olacaktır. </p><p>Kaya Nuri</p><p><br /></p><p>Kazan Türklerinin yetiştirmiş olduğu bilgin ve düşünürlerden birisi olan Rızaeddin ibn Fahreddin, 1859'da Samara iline bağlı Küçüçatı Köyü'nde doğmuş ve buraya çok yakın olan Şelçili Köyü'ndeki küçük bir medresede eğitimini tamamlayarak 1889 yılında Kazan'ın İlbak köyüne imam olmuştur. Ancak Rızaeddin ibn Fahreddin'in bilgi dünyası, önemsiz bir medrese eğitimi ile sınırlı değildir; bilgiye duymuş olduğu açlık nedeniyle kendi kendisini yetiştirmiş ve önünde geniş bir ufuk açan bu ikinci eğitimi sırasında, meşhur Kazan düşünürlerinden Şihâbeddin Mercânî'nin (1815-1889) Arap diliyle yazmış olduğu özgün eserlerden, Gaspıralı İsmail Bey'in (1851-1914) 1883'te Kırım'da yayımlamaya başladığı Tercüman Gazetesi'nde çıkan makalelerden ve hepsinden de önemlisi, dinde yenileşme hareketlerinin önderlerinden Cemâleddin Afgânî'nin (1838- 1897) görüşlerinden yararlanmıştır. 1890 yıllarında Ufa'ya gitmiş ve burada Mahkeme-i Şeriyye üyeliğine seçilmiştir. 15 yıl süren bu dönemin Rızaeddin ibn Fahreddin için çok yararlı olduğu anlaşılmaktadır. Bir taraftan Mahkeme'nin yeniden düzenlenmesi için uğraşmış, diğer taraftan eğitimini sürdürmüş ve Kahire ve Beyrut gibi İslâm kültürünün önde gelen merkezlerinden getirtmiş olduğu kitaplardan yararlanarak Arapçasını geliştirdikten sonra, Fârâbî, Gazâlî, İbn Rüşd, Muhyiddin ibn Arabî, İbn Haldûn, İbn Esir, Zamahşerî, Yâkut Hamevî ve İbn Hallikan gibi önemli düşünürlerin ve tarihçilerin eserlerini okumuş ve incelemiştir.3 Arapça eserlerin yanında, Türkçe eserlerle de ilgilendiği ve Babur, Ali Şir Nevâî, Ebu'l-Gazi, Evliya Çelebi, Kâtib Çelebi, Nâima, Ahmed Cevdet Paşa, Mütercim Ahmed Asım, Ahmed Midhat Efendi, Ahmed Vefik Paşa, Şemseddin Sâmî, Ziya Paşa, Namık Kemal, Abdülhak Hamid, Recaizâde Ekrem, Rıza Tevfik, Abdullah Cevdet, Ahmed Fâris Şidyak, Necib Asım, Veled Çelebi, Bursalı Mehmed Tahir gibi tarihçi, sözlükçü ve düşünürlerin eserlerini, Türklerin kültür merkezi olan İstanbul'dan getirterek okuduğu bilinmektedir.4 Bu olay, söz konusu dönemde, Osmanlı Türklerinin, bilim ve düşünce alanında Kazan Türklerini etkilemiş olduğunu göstermektedir.</p><p>1917 Ekim Devrimi'nden sonra, belki de serbest düşüncenin kısıtlanması nedeniyle, Rızaeddin ibn Fahreddin, Ufa'daki görevine geri dönmüş ve Merkez-i Diniyye Nezâreti'nin başkanı olan Müftü Alimcan Barudî'nin ölümünün ardından, 1921 tarihinde müftülük makamına getirilmiştir. 1926'da toplanan Bütün Dünya Müslümanları Kongresi'nde ikinci başkanlık yapan Rızaeddin ibn Fahreddin, müftülüğü sırasında İslâm Mecellesi adlı bir derginin yayımını da yürütmüştür. Müftülük görevindeyken, 1936 yılında vefat etmiştir.</p><div style="text-align: left;">Hazırlayan: Prof. Dr. Remzi Demir<br />Dizisi: Osmanlı Klasikleri<br />Türü: Fikir Dizisi<br />Cilt Bilgisi: Amerikan cilt<br />Kağıt Bilgisi: Enzo Cremy<br />Basım Tarihi: Nisan 1997<br />Sayfa Sayısı: 74<br />Kitap Boyutları: 13 x 19 cm<br />ISBN No: 978-975-520-144-3<br />Barkod No: 9789755201443<br />Etiket Fiyatı: 19.- TL<br />e-kitap Fiyatı: 9.- TL</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly; text-align: justify;"><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;"><span face="Tahoma, sans-serif"><br /></span></div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;"><br /></div></div>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2108176916105188394.post-19226280894812627852021-08-31T23:50:00.003+03:002021-09-07T23:23:38.906+03:00Kadınlar<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvUyFbU-2GmnB70ZHDhMGQlNX_FKphK2oEcFiyl_Mb-dQJRiTVf-qn2kEaR_F_oLrAU8Uz-ZKCX9JXKZqLf4_Si7F0ds7hYU_MvqA1sdVjc1cqQV6W5FpU_nXwygMmAndu7d7_N5fHMSZm/s2048/kad%25C4%25B1nlar-%25C3%25B6n-21.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2048" data-original-width="1402" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvUyFbU-2GmnB70ZHDhMGQlNX_FKphK2oEcFiyl_Mb-dQJRiTVf-qn2kEaR_F_oLrAU8Uz-ZKCX9JXKZqLf4_Si7F0ds7hYU_MvqA1sdVjc1cqQV6W5FpU_nXwygMmAndu7d7_N5fHMSZm/s320/kad%25C4%25B1nlar-%25C3%25B6n-21.jpg" width="219" /></a></div><div>Bilincinde olmasak da, geçmişin düşünce ürünleri günümüzü ve geleceğimizi belirler, bu nedenle geçmişimizi tanımamız gerekir, ancak tanıdıktan sonra anlayabilir ve savunabiliriz.</div><div>Biz kimiz?... Bu sorunun cevabının verebilmek için öncelikle ‘Osmanlı kimdi?’ sorusunu cevaplandırmamız gerekir ve bunu yapmanın en güvenilir yolu, Osmanlıların üretmiş olduğu düşünce ürünlerini okumak ve incelemektir. Fakat bu ürünlere ulaşabilmek çok da kolay değildir; çünkü çoğu yazmadır ve birkaç yazma kütüphanesinin tozlu raflarına sıkışıp kalmıştır; basma olanlar ise ancak birkaç büyük kütüphanede bulunabilir; ayrıca bu kitaplar ister yazma halinde isterse basma halinde olsun, Arap alfabesi ile yazılmıştır ve dili çok ‘eski’dir; bu konuda kendisini yetiştirmemiş veya yetiştirme olanağını ele geçirememiş insanlar tarafından okunup anlaşılmaları oldukça güçtür; bu nedenle birilerinin, atalarımızdan yadigar kalan bilim ve felsefe eserlerinin okumak isteyenlere yardımcı olması ve bu eserleri günümüz Türkçe'sine aktarması gerekir; aksi takdirde geçmişten yararlanmak mümkün değildir.</div><div>Yayınevimiz, "Osmanlı Klasikleri" dizisinde yayınlayacağı kitaplarla, tarihin karanlık dehlizlerinde unutulmuş olan Osmanlı düşünürlerinin ve yazarlarının eserlerini gün ışığına kavuşturmayı ve Osmanlı düşüncesinin boyutlarını sergilemeyi hedeflemektedir.</div><div><br /></div>1789 Fransız Devrimi ile birlikte Avrupa'nın gündemine yeni bir konu daha oturur; kadın hakları. İlk olarak Fransa'da ortaya çıkan kadın hareketleri daha sonraları tüm Avrupa'ya yayılır ve çeşitli ülkelerde, özellikle Fransa'da kadınlar lehinde bazı yasal değişikliklere gidilmesi, kadınlara o güne kadar yoksun bulundukları hakların verilmesi, kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğin ortadan kaldırılması, kadınlara oy hakkı tanınması gibi girişimler günümüze kadar taşınan bir mücadelenin amaçlarıdır. Bu mücadele kendisini feminizm hareketi içerisinde daha programlı ve sistemli bir şekilde ifade etmiştir.<p></p><p>Kadın hareketleri Avrupa'da kendisini gösterdikten bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu içerisinde de taraftar bulmuş ve bu alanda çeşitli girişimler meydana gelmiştir. Özellikle Meşrutiyet yıllarında ve sonrasında kadın hareketlerinde önemli bir atılım yaşandığı göze çarpmaktadır; yayınlanan çeşitli kitap, gazete ve dergilerde Osmanlı kadınının yaşadığı zorluklar ve uğradığı haksızlıklar dile getirilmeye çalışılmıştır. Bu dönemde yayımlanan en önemli dergiler <i>Müdafa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti</i> tarafından çıkarılan <i>Kadınlar Dünyası</i>, ayrıca <i>İnsaniyet</i>, <i>Mehasin, Demet</i> ve <i>Kadın</i> isimli dergilerdir. Bunun yanında Baha Tevfik'in Fransız yazar Odette Lacquerre'de çevirdiği ve <i>İslamiyet ve Feminizm</i> adlı bir girişle yayımladığı <i>Feminizm</i> isimli kitap o dönem Osmanlı toplumunda kadın konusuna duyulan ilginin göstergeleridir.</p><p>XIX. yüzyılın önemli yazarlarından olan, Türk dili ve edebiyatına büyük katkılarda bulunan Şemseddin Sami (1850-1904) de 1879 yılında yayımladığı Kadınlar isimli risalesiyle dönemin kadınlar konusundaki tartışmalarına yeni bir boyut kazandırmıştır. Uzun yıllar, diğer bir çok eser gibi, kütüphanelerin Osmanlıca basma eserler bölümlerinde tozlanmaya bırakılan bu eseri sadeleştirerek günümüz Türkçesine kazandırmak ve kadın hareketlerinin günümüzde yeni bir ivme kazandığı da göz önünde bulundurulursa, bu tartışmalara bir katkıda bulunmak en büyük amacımızdır. Şemseddin Sami bu risalesinde kendi sözleriyle <i>"...genelde kadınların, özelde ise bizim kadınların, yani Müslüman kadınların durumu</i>"nu ortaya koymuş ve Müslüman kadınların Avrupa kadınlarına oranla toplum içerisinde daha dezavantajlı bir durumda olduklarını vurgulayarak, bu durumdan kurtulmanın en önemli yolunun kadınların eğitilmesi, çalışmalarına izin verilmesi, gasbedilen haklarının kendilerine verilmesi ve toplumda layık oldukları konuma getirilmeleri konusunda görüş ve izlenimlerini aktarmıştır; ayrıca toplumun temel taşının aile olduğunu vurgulamış ve aileleri de esasen kadınların oluşturduğunu ifade etmiştir. Bu görüşlerden yola çıkan Şemseddin Sami, Doğu toplumlarının geri kalmışlıklarını eğitime, özellikle kadınların eğitimine öncelik tanımamalarına bağlamaktadır; yazarımıza göre bir toplumun -dolayısıyla Müslüman milletlerin- ilerlemesi ve uygarlaşması kadınların eğitimiyle sağlanabilir, zira kadınlar gelecek nesillerin yazgısını da ellerinde bulundururlar.</p><p>Bunun yanında risalede değinilen bir diğer konu ise, Avrupalılar'ın İslam ülkelerinde kadınların durumunun kötülüğünü, doğrudan doğruya İslam dinine yüklemelerinin yanlışlığının ortaya konmasıdır. Özellikle çokeşlilik, örtünme, boşama ve esaret gibi konularda İslam dinine yöneltilen suçlamaların yanlış bilgilenmeden kaynaklandığını vurgulayan yazar, İslam ülkelerinde gözlemlenen bu özelliklerin dinden kaynaklanmayıp tarihin eski dönemlerinden beri Müslüman milletlerin sahip bulundukları örf ve adetlerden kaynaklandığını ispat etmeye çalışmaktadır. Yazarın eserin sonunda okuyucuyu ihtar ederek örtünme konusundaki görüşlerini tam olarak ifade edemediğini açıklaması bu gibi meselelerin yüzyıl sonunda ne kadar tartışılabilir olduğu hakkında bir fikir vermektedir.</p><p style="text-align: right;">İsmail Doğan</p><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0cm; mso-line-height-rule: exactly; text-align: justify;"><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;"><b>Hazırlayan: İsmail Doğan</b></div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">Dizisi: Osmanlı Klasikleri</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">Türü: Fikir Dizisi</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">Cilt Bilgisi: Amerikan cilt</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">Kağıt Bilgisi: Enzo Cremy</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">Basım Tarihi: Şubat 1996</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">Sayfa Sayısı: 84</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">Kitap Boyutları: 13 x 19 cm</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">ISBN No: 978-975-520-134-4</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">Barkod No: 9789755201344</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">Etiket Fiyatı: 21.- TL</div><div style="line-height: 12pt; margin-bottom: 0.0001pt;">e-kitap Fiyatı: 9.- TL</div></div><p>
</p><p><br /></p>gundogankitaphttp://www.blogger.com/profile/00038544325971203525noreply@blogger.com0