Afganistan’dan Keşmir’e: ABD Liderliğindeki Terörizme Karşı Savaş Ve Hindistan-Pakistan Çatışması

Mevcut çalışma, Keşmir ile ilgili olarak Pakistan ve Hindistan'ın yaklaşımlarını incelenmektedir. Eğer iki ülke ilişkilerinde savaşın temel kaynağı Keşmir ise, barışın temel kaynağı da yine Keşmir olacaktır. Benim bu çalışmayla üzerinde durduğum ana konulardan birisi, Hindistan ve Pakistan’daki, köklerini tarihten alan dini milliyetçilikler veya aşırıcılıklar ve onların Keşmir bağlamında kendilerini nasıl ifade ettikleridir. Diğer bir konu ise; Afganistan'da 1980’lerdeki Cihad’ın nasıl Keşmir’de faaliyete geçip oradaki Cihad’ı körüklediğidir. Keşmir meselesi ve bu meselenin değişik boyutları ise yine ilerleyen sayfalarda, tartışmanın merkezi olarak geniş bir şekilde yer alınmaktadır. Keşmir meselesinin durağan olmayan yapısı ve bu mesele üzerine Hindistan ve Pakistan tarafından sürdürülen zıt pozisyonlar dikkate alındığında, bu meselenin çözümüne kısa bir zamanda ulaşmak mümkün değildir. Bununla beraber, iki ülkenin kısa sürede çözüme ulaşma ihtimali olan meseleler üzerine gitmelerini öneriyorum ki, Siachen meselesi, bu anlaşmazlıklara bir örnek oluşturmaktadır. Bölgesel bütünleşme ve nükleer istikrar, Hindistan-Pakistan barışıyla ciddi manada bağlantıları olan iki önemli meseledir ki, bu çalışmada üzerinde yeteri kadar durulmamıştır. Eğer bu konulara daha fazla ağırlık verilmiş olsaydı, Keşmir meselesi üzerindeki dikkatler dağılabilirdi. Yine de okuyucular, Keşmir’in dünyanın tek nükleer patlama noktası olma statüsüne dair pek çok örnekler bulacaklardır. Bu konudaki diğer sayıda belki, bölgesel bütünleşme, nükleer istikrar ve Pakistan ile Hindistan ilişkilerinde diğer çözümsüz kalan sorunlara geniş bir şekilde yer verilebilir.

Bu çalışma, daha önce belirtildiği gibi, Temmuz 2001 Agra Zirvesinde başlamış bir girişimdir. Agra’da meydana gelen beklenmedik gelişmeler ve bunun akabinde, ABD’ye karşı yapılan 11 Eylül saldırılarının bir yansıması olarak gelişen olaylar, Hindistan-Pakistan ilişkilerini etkileyen temel konular üzerine akılcı bir analiz olan, bu çalışmayı sunmamı engelledi. Bu ilişkilerde yeniden başlayan yumuşama, özellikle de İslamabad Demeci sonrasında onun pratiğe konulmasıyla, yeniden canlanan bahar havası, bu çalışma gibi bir akademik yazım için uygun ortam yarattı. Barış için açık bir yol haritası var ve iki tarafta, Keşmir dâhil bütün anlaşmazlıklarının, “iki ülkeyi tatmin edecek şekilde”, görüşülüp tartışılarak bir çözüme kavuşturulacağına dair vaatte bulunmuşlardır. En azından şu ana kadar, ilişkilerde herhangi bir beklenmedik gelişme olmadı ve barış sürecinin yolunda gitmesi, bu süreçte ilerlemeye neden olacağına dair, yaygın anlayış ve ümit vardır.

Hindistan-Pakistan anlaşmazlığının temel kaynakları, beş bölüm boyunca açıklanmıştır. Birinci bölüm, Sovyet Karşıtı Cihad’ın, Keşmir meselesine etkilerini tartışıldı. Ünitenin ana teması, geleneksel olarak pasifist olan Keşmir özgürlük hareketinin, sorunlu bölgede, nasıl şiddet içeren cihada dönüştüğüdür. 

Bölüm ikide ise, Hindistan ve Pakistan iç politikasının etkileşimi ve Hindistan’da yükselen Hindu milliyetçiliği ve akabinde Pakistan'da yükselişe geçen İslami aşırıcılığın etkisiyle derinleşen, iki ülkenin tarihsel olarak düşmanca ilişkileri ele alınmıştır. Bu bölüm, Güney Asya Yarı Kıta’sında dini milliyetçiliklerin kurulduğu, Taksim (partition) öncesine gitmektedir. Yarışan iki dini milliyetçilik, Keşmir meselesinde yoğunlaşarak ve nükleer silahlanmayı destekleyerek birbirlerini güçlendirmektedir. Hindistan’ın 1998’deki nükleer silahlanma kararının arkasındaki gerçek, bölgesel veya küresel güç olmak için, milli hırsın ötesinde, ülke yönetimindeki Hindu milliyetçilerin, iç politikada güç kazanma isteğidir.

Üçüncü ve dördüncü bölümler aynı temayı, Keşmir’in Güney Asya barışının temel taşı oluşunu vurgulayarak, daha da geliştirmektedir. Üçüncü bölüm, meselenin kökeni ve Pakistan ve Hindistan’ın meseleye bakış açıları ve meseledeki pozisyonların üzerinde dururken, dördüncü bölüm ise, Keşmir meselesindeki gelişmeleri, 11 Eylül’ün nasıl etkilediğini analiz etmektedir. Son bölüm ise Siachen hakkındadır. Bu meseleyi bu kadar detaylı analiz etmemin nedeni, daha önce belirttiğim gibi, Siachen meselesi Keşmir meselesinin bir uzantısı olmasına rağmen, Keşmir meselesinin aksine, kısa bir zaman zarfı içerisinde çözülebilecek nitelikte bir meseledir. İki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden normalleşme sürecine girmesi için, devam eden diplomasi, Siachen’in de aralarında bulunduğu, acilen çözüm bekleyen sorunların çözümü için iyi bir fırsattır. Kitabın sonunda detaylı bir şekilde verilen bibliyografya bölümü, kitaba ve bahsi geçen konulara kaynak teşkil etmektedir.

Türü: Siyaset bilimi
Cilt Bilgisi: Amerikan cilt
Kağıt Bilgisi: İthal Enzo Cremy
Basım Tarihi: Temmuz 2013
Sayfa Sayısı: 160
Kitap Boyutları: 13,5 x 21 cm
ISBN No: 978-975-520-250-1
Barkod No: 978975520250-1

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yukarı Çık!