Modern Sosyoloji Kuramları

İki nedenden dolayı, sosyoloji, kurumsallaşmış akademik bir disiplin olduğunu haklı olarak iddia etmektedir. Bu nedenlerden birincisi; yaygın kabul görmüş kuramsal bir geleneğe sahip olması, ikincisi; araştırma yaparken, yöntembilimsel kesinlik bakımından ciddi çabalara girişmiş olmasıdır. Bununla birlikte, kuram, hitap ettiği kişilere, toplumsal dünyaya ilişkin söylenebilecekleri özetleyebildiğinden, sosyoloji disiplinini tanımlar niteliktedir. Bunun aksine, yöntembilim ise, söylenebilecek olanların ve söylenmiş olanların durumu hakkında, karar verebilmek için bir dizi kurala ve amaca ulaşmak için, araçlardan ibarettir.

Sosyoloji, insan toplumuna yön vermede ve insan bilgisinin gelişiminde önemli bir yer edinmek istiyorsa, kuram, her zaman sosyolojinin merkezi ve indirgenemez amacı olmalıdır. Eğer sosyoloji, kuramı, yoruma feda edilecek olursa, tarihe veya gazetecilik düşüncesine doğru sürüklenir; eğer deneyciliği (empirizmi) seçerse, davranışçı psikoloji veya ekonomi biliminin insansızlaştırmasına ve gereksiz tekrarcılığına (totolojisine) saplanır; eğer dilbilim ve bilgi kuramı ile kendini sınırlayacak olursa, felsefe ve teolojinin skolastisizmine sürüklenir.

Sosyolojik kuram, ne birleştirilmiş ne de tamamlanmış bir projedir. Sosyolojik kuram, farklılaşmış özel uzmanlık alanlarının kısmen de olsa birbirine eklemlenmesinden oluşmaktadır. Fizikte, makro-mikro evren arasında yapılan nihai ayrıma neden olan, “kozmos kuramı” ile “parçacık kuramı”nın birleştirilebileceğine ilişkin çok ciddi bir umut doğmuştur. Sosyolojide ise, eylem-yapı, maddecilik-idealizm, bireyselcilik-bütüncülük, rasyonel araçsallık ve iletişimsellik, değer bağımsız-değer bağımlı, gibi özel ikilikleri/açmazları (dualities) çözebilmek için, elimizde henüz herhangi bir umut yoktur. Gerçekten de, günümüzde, hala tartışılmaya devam edilen sadece bu zıtlıklara odaklanan bir kitap yazmak mümkündür. Eğer sosyolojik kuram başarısız olmakla suçlanmak istemiyorsa, yazılabilecek böyle bir kitapta tartışmaların çözümlenmiş olması gerekir. Kuramsallaştırma bir şeyi başarmaktan çok, bir süreç olduğundan, bu zıtlıklar ciddi konulara hitap edecek şekle sokulduğunda, sosyoloji kuramı fiziğin halihazırda yapmış olduğu ilerlemeyi yapabilir.

Bu kitabın odaklandığı nokta da tam bu ciddi konular üzerinedir. Sosyoloji kuramının söyleyebileceği konuları, kapsayıcı meseleleri ve bunlara ilişkin ileri sürdüğü iddiaları anlatmaktadır, fakat, böyle bir çabayı engelleyen açıklayıcı ikiliklerden uzak durmaktadır.

Şurası da şaşırtıcıdır ki, bu tür inceleme konularının göreli olarak sayısı pek fazla değildir ve yine de, bu kadar yeni bir disiplinde kuramsal bir bütünleştirme ölçütünden bahsedilebilmektedir. Kuram üreten sosyologların (ortak bir uzlaşı alanı olmasa bile) ortak bir söylem alanında birbirleri ile ilişki içinde oldukları kabul edilir, ortak olarak ilgilendikleri konulara yönelmek için bir kavramlar sistemini paylaşırlar. Bu ortak kuramsal ilgi alanındaki konuları ortaya çıkarabilmek için, bu kitap, sosyolojik düşünmenin, içinde tartışmaların bitirildiği, birbirleri ile rekabet eden hatta çatışan paradigmaların (düşünsel kalıplarının, çn.) ya da düşünce okullarının bir araya gelmesi olarak tanımlanmasını kabul etmemektedir. Düşünsel rekabet, kesinlikle kuramsallaşmanın yapıldığı bir toplumsal süreçtir.

Çevirmen,Editör: Prof. Dr. Zafer Cirhinlioğlu
Dizisi: Siyaset sosyoloji
Türü: Sosyoloji
Cilt Bilgisi: Amerikan cilt
Kağıt Bilgisi: ithal enzo cremy
Basım Tarihi: Ocak 2009
Sayfa Sayısı: 560
Kitap Boyutları: 13,5x 19,5 cm
ISBN No: 978-975-520-180-1
Barkod No: 9789755201801
Etiket Fiyatı:  60.- TL
e-kitap Fiyatı: 25.- TL

SÖYLEŞİ

“MODERN SOSYOLOJİ KURAMLARI” yaz: Malkom Waters, Çev (ed.) Prof. Dr. Zafer CİRHİNLİOĞLU, (2009) Gündoğan Yayınları : İstanbul.

Zafer CİRHİNLİOĞLU: Prof. Dr. Cumhuriyet Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, Sivas.

Ahmet MAZLUM: Ar-Gör, Cumhuriyet Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, Sivas.

A:M: Modern Sosyoloji Kuramları çeviri bir kitap. Kısa bir süre önce basılmış olmasına karşın sosyal bilim camiasında büyük ilgi gördü. Çeviri işinin çok zor ve zahmetli olduğunu biliyoruz. Böyle bir kitabı neden çevirme gereği duydunuz?

Z.C.: Sosyoloji alanında klasik ve çağdaş kuramları anlatan bir çok çeviri ya da telif kitaplar var. Bunlar bazıları gerçekten klasikleşmiş kitaplar. O kadar klasikler ki günümüz sosyolojisinin gerisinde kaldıkları söylenebilir. Günümüzde sosyoloji sadece kuramların aktarıldığı bir alan gibi değil de genel olarak sorunların özellikle toplumsal sorunların çözüldüğü bir alana olarak akademik çevrelerde kabul görmektedir. Bunun için kuramları anlatan kitapların da hem yazılış üslupları hem de konuların ele alınış tarzlarının kökten değiştiğini ifade etmek sanırım yanlış olmaz. Öğrenciler de özellikle sosyolojinin ne işe yaradığını pratikte hangi sorunlara çözüm üretebildiğini bizlere sık sık sorarak yaptıkları ve yapacakları işi anlam boyutunda değerlendirmek istemektedirler. 1990’lardan sonra özelikle Anglosakson kültürde yayınlanan kitapların özel bir konuya yönelik olduğunu gözlemliyoruz. Sosyoloji kuramları da daha sade problem odaklı ve konunun özünü dile getirecek şekilde yazılmaktadır. Kısmen felsefi ağır tartışmalar girmeden ama geleneksel tartışmaların özünü de yitirmeden bir yazım uslunu içerisinde sunulmaktadır. Mr. Waters'in yazdığı bu kitap da sözünü ettiğim bir dille öğrenciler hem temel konuları basit bir şekilde anlayabilecekleri hem de uzmanların temel tartışmaları yönelik anlayışları rahatlıkla bulabilecekleri bir kitap. Açıklayıcı olması kuramcılar hakkında en öz bilgileri sunması onların tarihteki yerini en objektif bir biçimde belirtebilmesi bakımından kitap öne çıkmaktadır. Basit popüler bilgiler dahi bulmak mümkündür. Bunun için kitabı ilk gördüğümde Türk okuyucunun ufkunu genişletebileceğini düşündüm. 

A.M: Çeviriyi çok da tecrübesi olmayan bir ekiple yaptınız. Bu sizi kaygılandırdı mı?

Z.C.: Çeviriyi aslında Cumhuriyet Üniversitesi Sosyoloji bölümünde Doktora yapan öğrencileri ile birlikte yaptık. Yaklaşık on kişi vardı. Bunların bir kısmı kariyerini tamamladı ve çeşitli yerlerde görev aldılar. Bir kısmı çalışmalarının son kısmına geldiler. Hiçbir işte olmadığı gibi çeviri işinde de öğrenmenin sonu yok. Bir kavramı bir deyimi kendinizce en iyi şekilde Türkçeye aktardığınızı düşünebilirsiniz Ancak belli bir zaman sonra belki de birden bire onun öyle olmadığını bizim Türkçe de çok daha iyi karşılıklarımızın olduğunu keşfedebilirsiniz. Ben bunu zaman zaman alt yazılı filmlerde yaşıyorum. Çoğu alt yazı gerçekten kötü çevirmiş olsa da bazen düşünerek bulamayacağımız bir karşılığı çevirmenin çok pratikten bulmuş olduğunu görünce çok memnun oluyorum. Şunu demek istiyorum çeviri süreci bitimsiz bir süreç çok canlı işin içinde olanlar çok iyi biliyorlar ki başka başka çeviriler her zaman mümkün, ancak en iyi çeviri Türkçe de rahatça okunabilen, okuyucunun rahatça anlaması, bunun yanında orijinal anlamlardan da uzaklaşmasıdır. Yani metne sadık kalarak rahat ve yorumsal bir çeviri en iyidir kanımca. Bizde bu çeviri de bunu başardık. Çevirmen arkadaşlarım doktora yapmanın vermiş olduğu çalışkanlıkla günlerce uğraştırlar. Her bir cümleyi teke tek orijinalleri ile de ben karşılaştırdım. Bir anlamda iki kere çevirmiş olduk. Böylece sanırım Türkçe de yer yer çevirinin doğasından kaynaklana güçlüklere rağmen rahatça okunabilen bir metin elde edebildik. Kısaca herkes bir yerden işe başlayacaktır. Acemilik değil titizlik burada çok daha önemli kanımca. 

A.M.: Kitap, kuram alanında nasıl bir boşluğu doldurulacak sizce?

Z.C.: Mr. Waters gerçekten çok çalışkan birisi. Sosyoloji alanında çok bilinen bir bakış açısıyla yazmış kitabı. Ancak diğer birçok ekolu de bu bakış açısından geçirirken objektifliğini korumuş. Hem kuramların içeriklerini hem de popüler olan yanlarını, okuyucunun dikkatini çekecek şekle sokabilmiş. Türk okurlar bilim kitaplarını okurken bazı sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. Bu aslında hepimizi için geçerli. Kitapların çoğunda tekrarlar var. Birbirinden kopuk cümlelerden paragraflar oluşuyor. Böylece konular uzatılıyor. Sıkıcı hale geliyor. Waters bunu yapmamış. Çağdaş kuramları dört başı mamur şekilde anlatmış. Hem çağdaş kurmaları okuyan kimselere hem de herhangi bir konuyu merak ederek öğrenmek isteyenlere bir referans kitabı oluşturabilecek içerikte bir kitap olarak görüyorum. Diğer yandan kuramlara ilişkin ne kadar çok kitabımız ne kadar çok bakış açımız olursa o kadar çok zengin entelektüel yaşamımız olacaktır. Bu açıdan bu kitap ufkumuzu genişletmemize yardımcı olacaktır. 

M.A.: Çevirdiğiniz kitap sadece sosyoloji ile uğraşanlara mı hitap edecek, ya da başka kimler yararlanabilecek?

Z.C.: Kitabın içinde temel olarak sosyoloji kuramları bulunuyor. Ancak sosyoloji kuramları denince aklımıza ne kadar konu varsa da gelebilir. Feminizmden tutunuz ekolojik sorunlara kadar, bildiğiniz gibi, sosyolojinin ilgi alanına girebilmektedir. Siyasal sorunlar da öyle. Kültürel sorunlar da aynı şekilde sosyolojinin alanına girmektedir. Bütün alanlara ilişkin temel görüşlerin hepsini bu kitapta bulmak mümkündür. Örneğin Antony Giddens son on-on beş yıl içerisinde ülkemizde çok ünlü oldu. Ondan önce de dünyada bilinen bir düşünürdü, en başta da sosyal kurmacaydı. Bu kitapta Giddens hakkında birçok konuyu, kuramının inceliklerini bulmak mümkündür. Alexander gibi çok bilinmeyen sosyal kuramcıların da güncel yaklaşımını da bulmak mümkündür. 

A.M.: Yazarın yazım dili ve çeviri diline baktığımızda sadece akademya ya mı hitap ediyor? Yoksa Akademi dışında ilgi duyanlar da yararlanabilecek mi?

Z.C.: Bu biraz okuyucunun entelektüel meraklarıyla ilgili. Tanıdığım bazı insanlar var ki hiç akademi yüzü görmemiş ama kütüphanesinde Felsefe kitapları sosyoloji sanat kitapları var. Bunları okuyorlar, bir hobi, entelektüel merak içerisinde. Aslında kültürlü bir toplumdan söz ederken Üniversitelerin dışındaki bu tür insanların sayısından söz etmiyor muyuz? Üniversite rahlesinden geçmiş kişilerin her halükarda bir entelektüel yapısı oluşuyor. Önemli olan bunun dışında kalan kişilerin entelektüalizme duydukları merak değil midir? Bu tür bir merakın çok yoğun olduğu kitapların çok satıldığı toplumlara biz zaten gelişmiş toplum diyoruz. Bu kitap da meraksına hitap edebilir. Üniversite öğrencilerinin, konuya meraklı olan herkesin işine yarayacaktır. Özelikle kafasında nereye oturtacağını bilemediği bir çok düşünceden allak bullak olmuş meraklılar için iyi bir bilgilenme yolu olabilecektir. 

A.M.: Vurgulamak istediğiniz başka bir husus var mı acaba?

Z.C.: Hepimiz bildiği tarihi bir olgu var. Ortaçağ dogmatik karanlığından Avrupa’nın kurtulmasının en büyük nedenlerinden birisi Doğu’dan yaptıkları çeviriler olmuştu. Doğu kitapları özgür düşüncenin nasıl oluşabileceğinin yollarını göstermişti ve bu bilgiler sayesinde Batı aydınlanmayı keşfedebilme becerebilmişti. Günümüzde de bildiğimiz, gözlemlediğimiz tarih kadar bize uzak olamayan başka bir olgu var. Doğu toplumları Batı toplumların gerisinde kalmış durumdadırlar. Bu geri kalmışlıktan aynı şekilde kurtulmaları mümkündür. Bunun için Batı kültüründen özellikle de Anglosakson kültürden mümkün olduğu kadar çok sayıda çeviri yapmamız gerektiğine inanıyorum. Bunu sadece sosyoloji alanında değil her alanda yapmalıyız. Kısmen de yapıyoruz. Bildiğiniz gibi çeviri eserler orijinal olmadığından biz akademik dünyada bu çalışmaları kişisel kariyerimizde kullanmayız. Ancak öğrencilerin ve özellikle başka bir dilde seri olarak okuyamayanların buna çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Dil bilinse bile kendi dilimizden okumak her türlü çeviri sorununa rağmen çok daha güzel ve rahat kanımca. 

A.M.. Size ve çeviriyi yapan çalışma arkadaşlarınıza çok teşekkür ediyorum. Başarılar diliyorum. 



Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yukarı Çık!