Terör ve Toplum

"Terör ve Toplum" kitabı, alanında var olan diğer kitaplar arasında, kanımca en kaliteli ve okunmaya değer kitaplardan birisidir. Çünkü çalışma, oldukça titiz ve yoğun bir çalışmanın ürünü olduğunu daha kitabın ilk sayfalarında okuyucuya belli etmektedir.
Bu çalışma beş bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde, terör kavramının tarihsel süreci incelenmektedir.
Özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra terör ve terörist kavramlarının daha belirgin bir hale geldiği yadsınamaz. Terör kavramı, kelime olarak bünyesinde korkuyu barındırmaktadır. Terör de asıl önemli olan nokta, terör eylemlerinin siyasi bir içeriğe sahip
olmasıdır.
Cirhinlioğlu, terör ve terörizmin çağrıştırdığı noktaları şekilde özetlemektedir:
*Siyasi amaçları vardır.
*Şiddet içerir ve korkuyu yaymak ister,
*Genellikle masum insanları ve o toplumun stratejik öneme sahip noktalarını hedef alır.
*Tarihseldir.
*Ulusal ve uluslar arası boyutu vardır.
*Planlı, sistemli ve örgütlüdür.
Gerçekten de terör ve terörizm'e baktığımız zaman bu özelliklerin hepsini görebilmekteyiz. Bu maddeler, bizlere terör olaylarını, diğer şiddet olaylarından ayırmada yardımcı olacaktır.
Kitabın ikinci bölümünde ise terör olayları ile Dünya'daki eşitsizlikler ve yoksulluklar arasında bağlantı kurulmakta ve konuyla ilgili kuramlara yer verilmektedir. Eşitsizlikler, tarihin her döneminde vardı ve var olmaya devam edecektir. Kapitalist sistemin temelinde eşitsizlikler yer almaktadır. Ancak bu bölümde değinilen asıl nokta, eşitsizliğin teröre kaynaklık edip etmeyeceği
sorunsalıdır.
Üçüncü bölümde, küresel terör kavramı üzerinde durulmaktadır.
Özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra, terörün küreselleşmesi söz konusu oldu.(Ayhan DEVER)

Dizisi: Çağdaş Türk Yazarları
Türü: : Sosyoloji -Siyaset
Cilt Bilgisi: Amerikan cilt
Kağıt Bilgisi: İthal Enzo Cremy
Basım Tarihi: Kasım 2004
Sayfa Sayısı: 316
Kitap Boyutları: 13,5 x 21cm
ISBN No: 978-975-520-179-5
Barkod No: 9789755201795
Etiket Fiyatı: 45 TL 
e-kitap Fiyatı: 13 TL


Terör ve Toplum'un yazarı Prof. Dr. Zafer Cirhinlioğlu ile söyleşi;

Akın Konak: Sayın Cirhinlioğlu, özellikle son günlerde ülkemizdeki terör olaylarının tırmanma eğilimine girdiğini gözlemliyoruz. Bu olayları da göz önünde bulundurarak sizi terör konusunda bir kitap yazmaya iten nedenleri anlatabilir misiniz?

Zafer Cirhinlioğlu : Gerçekten de TV haberlerinden gazete köşe yazılarından edindiğimiz izlenim de bu şekilde. Maalesef, uzunca bir süredir şahit olmadığımız terör eylemlerinin yeniden hortlamaya başladığını gözlüyoruz. Ülkemiz insanları, köylerde yaşayanlar olsun, şehirlerde yaşayanlar olsun 1990’lı yıllarda yoğunluğu iyice artmış olan şiddet olayları ile sarsılmışlardı. Çok sayıda insanımızı kaybettik. Şehit cenazeleri ile çoğumuz derin üzüntüler yaşadık. O yıllarda sosyo-psikolojik durumumuzun bozulmuş olduğunu söyleyebiliriz. Kalkınma hamlemiz durdu, hükümetler büyük borçlanmaların yükü altına girdi ve en sonunda da ekonomik kriz patlak verdi. Toplum olarak hepimiz maddi gücümüzden birçok şey yitirerek bu krizi de arkamızda bıraktık. Tam rahatlayacağımız, önümüze bakacağımız sırada insanımızın hayatını daha da rahatlatacağımız atılımlar yapabileceğimiz bir dönemde, güney doğu il ve ilçelerimizden gelen haberler ile yeniden sarsılmaya başladık.

A.K.: Bir sosyal bilimci olarak bu olaylar sizi nasıl etkiliyor?

Z.C.: Sanırım, sokaktaki insan diye tabir edilen insan tipinden çok daha fazla etkiliyor. Çünkü nedenlerini çok iyi bildiğiniz, hatta çözüm yollarının da ne ölçüde zor ne ölçüde kolay olduğunu öğrendiğiniz bir olay karşısında yapabilecekleriniz aslında sınırlı olduğunu görmek üzüntü veriyor. Zaman zaman bir bilim adamı saflığı içinde çıkıp artık bu ölümlere bir son verilsin demeyi haykırmak istiyorsunuz çoğu insan gibi, ama bunun da her hangi bir çözüm getirmeyeceğini çok iyi bildiğinizden susmak ve yapılabilecek olanı yapmayı tercih ediyorsunuz. Kitap yazmak bunlardan birisi. Daha çok etkinliklerde bulunulabilir ama bana en uygun olanı kitap yazmaktı. Hem kitap yazarken öğrenme olanakları çok fazla hem de söylemek istediklerinizi, düşüne taşına, etraflıca söyleme fırsatınız oluyor. Kitap yazarken durup düşünme fırsatınız var. Ben de bunu çok iyi kullanıyorum. Yazdıklarımı aylar sonra yeniden okuma gibi alışkanlığım var. Dolayısıyla, iyice emin olduktan sonra basılmasına razı oluyorum. Terör ve Toplum kitabı da böyle çıktı.

A.K.: Toplum bilimleri, terör konularına nasıl bakıyor? Terör olaylarının anlaşılmasında nasıl bir bakış açısı sunuyorlar?

Z.C.: Terör olayları her şeyden önce siyasi olaylardır. Yani bir şiddet olayının siyasi bir amacı yoksa o terör sayılmaz. Yaygın olanın, bilinenin aksine (örneğin gıda terörü, trafik terörü vs.) terör siyasidir. Ancak, toplumumuz özellikle medyamız, bizleri derinden üzen olayların arkasına bir de terör ekleyerek olayın ciddiyetini artırmak istemektedir. Gıda teröründen insan sağlığını tehdit eden koşulların giderek daha da tehlikeli hale geldiği anlaşılmalıdır. Oysa örneğin, geçen yıl Kasım ayında İstanbul’da meydana gelen bombalı saldırılar tam anlamı ile terör olaylarıydı. Çünkü siyasi bir hedefi vardı. Bu tür olayların siyasi talepleri kamuoyunca tam net olarak anlaşılmasa bile muhakkak siyasi bir hedefi vardır bu da aslında taraflarca bilinir. Kamuoyu ise sadece bilmesi gereken kadar ya da anladığı ya da tahmin ettiği kadarı ile bilir. Aynı söylem İkiz Kule Saldırısı için de söylenebilir. Bildiğiniz gibi bu konuda birçok yorum yapıldı. Ancak kamuoyu hangisinin tam anlamıyla doğru olduğu konusunda netliğe kavuşmuş değil. Tam bilemiyoruz. Ancak bilmesi gerekenler, yani terörün hedeflediği siyasi kesimler (ya da başkaları) bu mesajları almaktadırlar ve sanırım alınan mesajlara karşı da başka mesajlar verilmektedir. Yani terör temelde siyasi olmasına rağmen açıklanması anlaşılması analizi aslında interdisipliner çalışmaları zorunlu kılmaktadır. Siyaset bilim ilgilenmektedir, iktisat, sosyoloji, psikoloji tarih gibi alanlar konuyu araştırmaktadırlar. Ben de kitabımda özellikle sosyoloji alanında ele alınan bakış açılarını anlattım çok az da olsa psikolojik bakış açılarına da yer verdim. Çünkü kitabın ana temasını vurgulayabilmek için bireysel durumun da açıklanması bir noktada gerekiyordu.

A.K.: O halde kitabınızın ana teması nasıl özetlenebilir?

Şunu vurgulamak istedim; yaygın bir görüş var ülkemizde, deniliyor ki, terör aslında sosyo ekonomik nedenlerden ötürü ortaya çıkıyor ve devam ediyor. Oysa biraz önce söylediğim gibi, terör siyasidir. O halde nasıl olacak da örneğin ekonomik tedbirlerle ortadan kalkacak. Bu sanki biraz yanılsama gibi geliyor bana. Şu da vurgulanmalıdır; tabiî ki ekonomi işin içinde var, ancak literatür de şunu gördüm ve bana çok da mantıklı geldi; terör faaliyetleri her türlü sosyo-ekonomik tedbirleri alsanız dahi devam edebiliyor. Örneğin IRA terör; Dünyanın fakir bölgeleri ile kıyaslanmayacak bir şekilde zenginlikler içeren Kuzey İrlanda’da terör olabiliyor ve çok uzun yıllardır devam edebiliyor; şu sıralarda IRA’nın silah bırakmaya razı olduğu söyleniyor ama bunu zaman içinde göreceğiz. O halde terörün siyasi hedefleri net bir şekilde görülmelidir. Biraz zenginleşir o bölgelerde yatırımlar artarsa terör son bulur diye düşünmemiz bana çok doğru görünmüyor; yani doğru bir teşhis gibi gelmiyor. Kitabın ana konusunun bu olduğunu söyleyebilirim. Bunun yanından birçok konuyu da işlemeye çalışıyorum.

A.K.: Sizce Terör olaylarının durdurulması ya da sosyal rehabilitasyon programlarının uygulanması konusunda sosyal bilimlerin yapabilecekleri nelerdir? Sosyal bilimler verilerinin ülkemizde yeteri kadar etkin bir şekilde kullanabildiğini düşünüyor musunuz?

Gelişmiş ülkeler sosyal bilim verilerini çok iyi kullanıyorlar. Özellikle toplumun yeniden örgütlenmesi konusunda neler yapılabileceği büyük enstitüler çerçevesinde tartışılıyor ve siyasetçilerin kullanacağı bilgiler üretilebiliyor. Bildiğiniz gibi sosyal bilim bilgilerinin alıcıları kurumlardır, örneğin psikoloji gibi bireyler değillerdir. Bu bakımdan sosyal bilimlerin kurumlarımızca henüz tam anlamıyla keşfedilebildiğini söylemem zor. Ama her geçen gün sosyal bilimler de kendilerine yenileyip tanıtabildiği sürece sanırım, ilerleme kaydedebileceğiz. Bilimler halkın refahı ve mutluluğu için var. Dolayısıyla enstitüler kurup çok daha fazla bilgi üretmemiz gerekiyor. Toplumsal sorunlarımızın üstesinden ancak objektif bilgiler vasıtasıyla gelebileceğimizi fark etmemiz gerekiyor. Bilimin objektifliğine herkesin inanması ve bilim insanlarına güvenmeleri gerekiyor. ABD Avrupa hep bu yolla servet birikimlerini ve toplumsal barışlarını kurabilmişlerdir. Başarının iki koşulu var; bilimle her sorunumuzu çözebileceğimize inanmamız ve de bilim insanlarının söylediklerini ciddiye alma alışkanlığını edinmemiz gerekiyor. Tabii ki bu arada bilim insanları da tarafsızlıklarına gölge düşürecek ya da güven sarsıcı davranışlardan uzak durmalıdırlar. 

A.K.: Sonuç olarak şiddetin sonlandırılması açısından somut önerileriniz var mı? Sıradan insanlar günlük hayatlarında şiddete son verebilmeleri için neler yapabilir?

Kısa vadede yapılacak çok şey olabilir. Terör siyasi olduğundan siyasetçilerin kısa vadeli çözümler üretmeleri gerekiyor. Toplumumuzun konsantrasyonu refahımız ve kalkınmamız üzerinde olmalıdır. Bu bakımdan, gerilimlerin düşürüleceği yeni bir döneme ihtiyaç var. Ancak genel olarak bu vesileyle şunu vurgulamak istiyorum: terör sorunun toplumsal ve kişisel yanı çok derinlere kadar gidiyor, örneğin tüm anne babalardan şunu rica ediyorum, çocuklarına bir tek tokat vurmadan büyütsünler. İçinde bulunduğumuz kültür çocukların dövülerek büyütülebileceğini meşru hale getirebilecek öğeler içeriyor. Bunun çok yanlış odluğunu herkesin anlaması gerekiyor. Çocuklar şiddetle küçük yaşlarda ailelerinde karşılaşıyorlar. Bu şiddeti uygulamamız gerekiyor, ruh sağlığı yerinde bireyler yetiştirebilmemiz için. Çocuğu vurulan her bir tokadın kişiliğinden çok daha fazla özellikleri alıp götürdüğünü görmemiz gerekiyor. Sanırım bu sadece alt tabakaların bir özelliği de değil her tabakanın bir sorunu gibi ülkemizde. Topyekûn bir iyileştirmeye ve bilinçlenmeye ihtiyacımız var. Sağlıklı bireylerden oluşmuş bir toplumda aklımızla çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yok. Önemli olan çağdaş ve sağlıklı bireyleri nasıl yetiştireceğimiz sorusunu ciddiyetle sormak ve bunun gereklerini yerine getirmektir. 

A.K.: Teşekkürler 
Akın Konak 

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yukarı Çık!