İmparatoru Ararken

Rus devrimi sırasında tutuklu Çar'ı ararken Sibirya'da dağılıp kaybolan bir Rus alayının öyküsü

Şiir kitapları ve romanlarıyla günümüz İtalyan edebiyatında haklı bir ün edinen Roberto Pazzi aynı zamanda çok yönlü bir uğraşının adamı: üniversite öğretim üyesi, gazeteci, İtalya'da büyük bir yayınevinin sanat danışmanı. 1946 yılında Ameglia'da (La Spezia) doğmuş olan Pazzi'nin edebi etkinliği 1980'de yayınlanan Kral ve Sözcükler (İl re, le Parole) adlı şiir kitabı ile başladı. Onun adını bir anda ülke dışında da duyuran yapıtı ilk kez 1985'de Marietti (Cenova), daha sonra da 1988'de Garzanti (Milano) tarafından yayınlanan İmparatoru ararken (Cercando l'imperatore) adlı romanı oldu. Bunu sırasıyla 1986'da Prenses ve canavar (La Principessa ed il drago), 1987'de Zamanın hastalığı (La Malattia del tempo) adlı romanlar izledi. Bu arada Yazar siire yeniden yöneldi ve 1987'de yayınlanan Rüzgârın dinmesi (Calma di vento) adlı kitabı ile uluslararası Montale şiir ödülüne lâyık görüldü. Ancak Pazzi sonraki yıllarda yeniden romana döndü: 1989'da Giuda'nin İncili (Vangelo di Giuda), 1991'de Su üstündeki oda (La Stanza sull'acqua) ve 1993'de de Dr. Malaguti'nin kentleri (Le Città del dottor Malaguti) adlı romanlarını yayınladı. Çevirisini sunduğumuz İmparatoru ararken onu aşkın Avrupa diline çevrilmiş olup Rus rejisör Turi Vasile'nin halen Rusya'da çekimini yaptığı bir filmin de senaryosunu oluşturacaktır. 

Yazarın sözlerine bakılırsa on bir yasında iken haftalık bir dergide gördüğü bir resim, Çar II. Nicola ve ailesinin resmi, yıllarca belleğinden silinmemiş ve romanına esin kaynağı olmuş. O resimdeki kişilerin, özellikle zarif görünümlü ve birbirinden güzel beş günahsız gencin aynı anda kursuna dizilmiş olduklarını öğrenmek onu yaman etkilemiş; öylesine korkunç ve insanlık dışı bir sonu hak etmek için ne yapmış olabileceklerini yıllarca düşünmüş durmuş. Böylece, kurşuna dizilmiş imparator ailesine duyduğu sevgi ve acıma duygusu, zaman içinde, Pazzi'de onların son günlerini anlatan bir roman yazma isteğine dönüşmüş. 

İmparatoru ararken'de Roberto Pazzi okuyucuyu imparatorların artık aranmaz olduğu, imparatorluk kurumunun yerini demokrasinin egemenliğine bıraktığı günümüzden alarak gerilere, yüzyılın başlarındaki Çarlık Rusya’sına götürür. Aranan İmparator tarih kitaplarının genellikle "nefret uyandıran bir zalim" olarak betimledikleri çar II. Nicola Romanov'dur. Komunist devrimi patlak verdiğinde çarın en güvendiği muhafız alayı, efsaneleşmiş Preobrazenskij, doğu cephesinde konuşlandırılmış olduğundan, başkent Petersburg'dan uzaktadır ve 1917 yılı kışında çarla bağlantısını yitirmiştir. Romanın ayrıldığı yirmi bölümde tutuklu imparator ailesinin son aylardaki yaşamı ve alayın, duyduğu karışıklık haberleri üzerine, imparatorunu aramak için Tobolsk'a doğru yaptığı zorlu yürüyüş dönüşümlü olarak ilgi odağına çekilir. Alay komutanı prens Ypsilanti telgraf çekilebilecek bir beldeye ulaşma umudu içinde askerleri uçsuz bucaksız, kar ve buzlarla kaplı Sibirya'da çılgın bir yürüyüşe sürükler. Olayların akışından habersiz, nereye gittiklerini bilmeden, kıyıda kösede kalmış köylerde, olumsuz doğa koşulları içinde bocalayıp dururlar. Prens Ypsilanti o yürüyüşün yararsızlığını, aradıkları imparatoru asla bulamayacaklarını anlamıştır; Çar ve ailesinin artık Tarihin dışında kalmış olabileceklerini düşünür, yasadıklarından bile kuskusu vardır. Nitekim II. Nicola ailesiyle birlikte tutuklanıp ilkin Tobolsk'a oradan da Ural’lardaki Ekaterinburg'a götürülmüş, İpatiev adında bir mühendisin kamulaştırılmış olan villasına kapatılmıştır; orada Kızıl askerlerce gözaltında tutulmaktadır. 

Öldürülme korkusu ve kurtuluş umudu arasındaki gerilimli ortamda Romanov'ların gün boyu yapabildikleri işler sınırlıdır; ama günler çariçe Alice'nin korkulu bekleyişi, yasam arzusuyla dolu genç grandüşeslerin konuşmaları, hemofili hastası genç veliaht Alessio'nun hüznü ve her şeyden önce II. Nicola'nin anıları ve düşünceleri ile dopdoludur. Ölümle yüz yüze olduğunu bilen, ama insan ve kral onurunu yitirmeyen Çarın tüm geçmişi anılarında canlanır: son olayları, yaşamının iyi ve kötü anlarını, hanedanını düşünür. Çar anılardan cesaret bulup yasama savası verirken ailenin diğer bireyleri, çariçe, veliaht prens ve dört prenses - Olga, Maria, Tatiana ve Anastasia - hastalık, düş kırıklığı ve kâbuslar içinde her gün biraz daha kadere yenik düşerler. Çar ailesinin dar, kapalı alandaki yalnızlığına karsın, onu arayan alayın toplu yalnızlığı alabildiğine geniş, sınırsız alanlarda gerçekleşir: yürüyüş boyunca yolculuklarının anlamını ve kaderlerini birbirlerine sorup duran askerleri baharın gelmesiyle Sibirya karlarının oluşturduğu türlü tuzaklar, yazın ise ormandaki serüvenler bekler. O saçma yolculukta ısrar eden alay komutanı prens Ypsilanti ne yazık ki kendi onur ve askerlik anlayışına, yasamı ya da ölümü askerce göğüsleme düşüncesine ve Çara sadakat yeminine uygun düşecek bir başka yol bulamaz. 

İmparatoru ararken, bir düşüsün öyküsüdür. Ülkesine ve halkına emretmeye alışmış bir hükümdarın önce tahtını ve yetkilerini, sonra da yaşamını yitirişinin öyküsüdür. Anılarda sergilenen geçmişteki yaşam ile ailenin şimdi içinde bulunduğu koşulların zavallılığı arasındaki aykırılık güçlü bir biçimde çizilir romanda. Düşüş Çarını arayan askeri birlik için de söz konusudur: roman boyunca onun da gücünü yitirişine, tükenip gidisine tanık oluruz. Çarın kızlarından biri, Rus Kilisesinin başı Rasputin'den büyücülük öğrenmiş olan Tatiana tüm sevdiklerini zehirli meyve ile uyutarak ailesini Beyazların kente girdikleri anda Kızıl nöbetçiler tarafından topluca katledilmenin yüz karasından kurtarırken romanın olağanüstü kahraman kişisi prens Ypsilanti de kendisine sadık son adamları tifodan ölürken başına sıktığı bir kurşunla yaşamına son verir. 

Romanda rastladığımız hayaller, saplantılar, düşler, sayıklamalar ve uğursuzluk belirtileri Yazarı yaşanan gerçeklerin tekdüzeliğinden uzaklaştıran düş gücü öğeleridir. Veliaht prens Alessio hastalık krizi anlarında aile bireylerinin kaderini görebilen bir falcı kesilir adeta. Preobrazenskij alayından haberi olmayan Nicola komutan prens Ypsilanti'nin hayalini bir bölük askerin başında görür gibi olur. Bu, zayıf da olsa bir kurtuluş umudunun simgesidir. Kral ailesinin tutuklu bulunduğu evin çatısında toplanan kus sürüsü Romancının şiirsel, güzel bir bulusudur. Kızılların Romanov'ların cesetlerini buldukları anda kuş sürüsünün çatıdan havalanması imparatorun ve ona sadık son askerlerin yok olusunun bir simgesidir. Her ne kadar romandaki olayların arka planında Çarlık Rusya’sı bulunsa da, tarihten alınma adlara rastlansa da yer ve zaman kavramlarını göz ardı edip olayları tarihten soyutlayarak onları tümüyle insani boyutlar içinde değerlendirmek güç değildir. Nitekim İmparatoru ararken tarihsel bir roman görünümü vermesine karşın fantastik ve duygu yüklü bir romandır. Tarihten yola çıkan Pazzi'nin ilgisini çeken şey aslında tarihsel gerçekler değildir. O bize tarihin anlatamadıklarını anlatır; tarihi şiirle bütünleştirir. Nicola bir yenilgindir ve bu durumu ile Yazarın ilgisini çeker. İktidarda iken kötülük yapmış, ölüm fermanları imzalamış olan Çar tutukevinde cezasını çekerken Yazar ona kin ve nefret besleyemez; ön plana geçen acıma duygusu yüreğinden tüm olumsuz duyguları siler. Böylece Pazzi II. Nicola Romanov'u tarihin olumsuz yargılarından arındırıp onun kişiliğini düş gücü ile yeniden kurar. Bu girişimi ile Yazar okuyucuya tarihin olumsuz yargılarına saplanıp kalmama mesajını verirken kötü bilinen kişilerin de iyi yanlarının ve insani duygularının bulunabileceğini gösterir; onlara anlayış ve hoşgörü ile yaklaşılması çağrısında bulunur. 

İmparatoru ararken'de akıcı bir üslûp, lirik bir anlatı egemendir. Romanın bir şairin kaleminden çıkmış olduğu besbellidir. 
Süheylâ Öncel 

Çeviren: Prof. Dr. Süheylâ ÖNCEL
Dizisi: Edebiyat 
Türü: Roman
Düzelti: Nurten Sıcakyüz
Cilt Bilgisi: Amerikan cilt
Kağıt Bilgisi: Enzo Cremy
Basım Tarihi: Ekim 1991
Sayfa Sayısı: 212
Kitap Boyutları: 13,5x 19,5 cm
ISBN No: 978-975-520-286-0
Barkod No: 9789755202860
Etiket Fiyatı:  33.- TL
e-kitap Fiyatı: 13.- TL

Roberto Pazzi, 1946 yılında Ameglia'da (La Spezia) doğmuş olan İtalyan şair ve yazarı Roberto Pazzi,  Urbino üniversitesinde sürdürdüğü öğretim üyeliğinin yanı sıra Milano'daki ünlü Garzanti yayınevinin sanat danışmanlığını da yapmakta, ayrıca Corriere delle Sera gazetesinin kültür sayfalarının hazırlanmasına katkıda bulunmaktadır. "Calma di vento" adlı şiir derlemesi ile 1987'de uluslararası Montale ödülünü kazanan Pazzi'nin düzyazı ilk yapıtı 1985'de yayınlanmış olan "Cercando 1'imperatore" adlı romandır. Bunu sırasıyla "La Principessa ed il draga" (1986), "La malattia de tempo" (1987), "Vangelo di Giuda" (1989)  "La stanza sull'acqua" (1991) ve "Le città del dottor Malaguti" (1993) adlı romanları izledi.


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yukarı Çık!