Güney toplumunun konumu gereği bu ortamda gelişen kültürel ve yazınsal etkinlikleri toplumsal içeriğinden soyutlamanın olanaksızlığı ortadadır. İtalyanların yüzyıllara varan uluslaşma çabası ancak geçtiğimiz yüzyılın ortalarında gerçekleşmek olanağını buldu. Bu konuda verilmiş olan savaşım hiç de küçümsenemeyecek boyuttadır. Ne ki, bölgeler arasındaki toplumsal ve ekonomik dengesizlik, yasalar önündeki haksız çıkar çatışması ve hakça bir düzenden yoksun bu yarım yamalak bütün içinde güney insanı bir kez daha yabancı sayılmış, bir kez daha yalnızlığa itilmiştir. Bireyin devlete olan güvensizliği pekişmiş, güneyin soydaşlarına olan sevecenliği kaybolmuştur.
Devlet-birey ilişkisindeki bu tutarsızlık ve aydının üstlenmesi gereken sorumluluktan kaçışı zamanla etkin boyutta iktidar boşluğu yarattığı gibi devlet ile halk arasında başka bir aracının oluşmasına neden olmuştur: Mafya bu boşluğu doldurmuş, ayrıca siyasal, ekonomik ve bir ölçüde kültürel etkinliğiyle aracı görevini de üstlenmiştir. Bu yasadışı örgütün tüm kurumlarda yarattığı çalkantılar bir yana toplumda yarattığı "yoz" insan tipi ve insanları haksızlık ve yolsuzluğa düşürülmesi onarılmaz bir yara açmıştır.
Sciascia, toplum gerçeğini sanatçı gözüyle yansıtmaya koyulurken, onu basit biçimde ölü imgelerin aracılığıyla sergilemez. Yapıtının, Sicilya ve Sicilyalının kötü alışkanlıklarını, kusurlarını yüceltici bir araç olmamasına özen gösterir. Bu nedenle yazdıkları, ülke de özgür, demokratik ve dürüst bir devlet oluşumunu engelleyici tüm etkenlere karşı toplumsal bir bildiri ve bir ihbar aracıdır.
Dizisi: Edebiyat
Türü: Tiyatro
Düzelti: Nurten Sıcakyüz / Döndü Salman
Cilt Bilgisi: Amerikan cilt
Kağıt Bilgisi: Enzo Cremy
Basım Tarihi: Nisan 1995
Sayfa Sayısı: 98
Kitap Boyutları: 13,5x 19,5 cm
ISBN No: 978-975-520-297-6
Barkod No: 9789755202976
Etiket Fiyatı: 29.- TL
e-kitap Fiyatı: 13.- TL
Leonardo Sciascia, 1921 yılında Agrigento’ya bağlı Recalmuto kasabasında doğdu. Caltanisetta öğretmen okulunu bitirdi. Hocaları -Brancati, Monaco, Bonovia- faşizmin ne olduğunu ona öğrettiler. Marksist öğretiye yaklaştı ama tümden benimsemedi. Sciascia aydınlıkçı bir yazardır. Özgürlük ve adaletin akıldan ayrı düşünülmemesi gerektiğini savunan yazar, tam olmasa da günün birinde adalet ve özgürlük üzerine kurulu bir dünyanın var olacağı inancındadır. Çağdaş dünyada aklın işlevi baltalanırken “İtalya’da aklın diliyle konuşmaya yeltenmek -Sciascia’dan aktarıyoruz- penceresine kızıl bayrak asmakla eş anlamlıdır”. Ama Sciascia hiçbir yapıtında “penceresine kızıl bayrak” asmamıştır. Tersine siyasa ile yazın arasındaki sınırları zorlamamış; sanatın bağımsızlığına zarar verecek her türlü öğenin etkisinden uzak durmuştur. Sciascia mutlak bir bağımsızlık ilkesini korumak ister. Bir partiye körü körüne bağlanmayı kişinin özgürlük haklarına saldırı olarak kabul eden yazar bağımsız kalmayı yeğler. Sciascia temelden çelişkili fakat hızlı bir evrimsel gelişme içinde olan toplumda siyasal güçlerin telkinlerine karşın salt “insancı” bir yazar olarak kalmaktadır. Bu aşamada Sciascia kültürün bağımsızlığını savunan Vittori’nin görüşlerini paylaşır. Vittorini Politecnico’da sürdürdüğü savaşımda kültürün siyasallaştırılmasına karşı çıkmıştı. Sciascia halkla birlikte olmanın mutlaka bir siyasal partiye, örneğin komünist partisine, kayıtlı olmaktan geçmediğini vurgularken, böylesi bir yaklaşımla kendisini siyasal bir yazar olarak görenlere hak verir. Partilere karşı takındığı bu tavır Sciascia’nın iktidarla olan ilişkisini belirler. Hangi partinin iktidarı olursa olsun, yazara göre, bir aydının görevi iktidarı denetim altında tutmaktır. Sciascia bu tavrını ölümüne dek (1989) sürdürmüştür.
0 Yorumlar