Çeçenler

Kafkasya, dağlık ve ormanlık yapısı ile, yeraltı zenginlikleri ile Orta Asya ve Orta Doğu arasındaki kapı konumu ile, Türkiye açısından son derece önemli bir konuma sahip bulunmaktadır. Türk halkı bu gerçeği yeni yeni anlamakta ve ülkemizde yeni başlayan dışa açılma dönemi Kafkasya'da da gündeme gelmektedir. Böylesine bir açılımda Kafkas asıllı Anadolu halkının önemli bir işlevi doğmaktadır. Atalarının geldiği bu bölgelere eğilmek ve yardımcı olmak. 

Şimdi yaşadıkları Anadolu ile Kafkasya arasında yeni başlayan yakınlaşma kısa zamanda olumlu sonuca ulaşabilir. Aksi takdirde, Türkiye'nin Balkanlar'a, Karadeniz'e, Orta Asya'ya ve Orta Doğu'ya açılım döneminde Kafkasya geride kalabilir ve Osmanlılar döneminde olduğu gibi Kafkasya'ya hiç sıra gelmeyebilir. Artık Türk dış politikası belirlenirken, Kafkasya bölgesine de ağırlık verme zorunluluğu vardır. Kafkasya'nın nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman ve Türk olmasına karşın, bu bölge hiçbir zaman Osmanlı yönetimi altına girmemiştir. Bırakınız Kuzey Kafkasya'yı, nüfusunun yüzde yüze yakını Türk ve Müslüman olan Azerbaycan bile Osmanlı sınırları dışında kalmış ve tümüyle bir Türk kenti olan Bakü hiçbir zaman Osmanlı bayrağı altında yönetilmemiştir. Tüm bunlara rağmen Kafkasya her zaman için Osmanlı'nın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin gündeminde olmuştur. Rus saldırılarından kaçan Kafkasyalıları Osmanlı yönetimi imparatorluğun kritik bölgelerine yerleştirmiş ve devletin çeşitli kademelerinde onlardan yararlanmıştır. 

Osmanlı ordularının zaferlerinde Kafkas birliklerinin çok önemli rolleri olmuştur. Aynı şekilde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da Kafkasyalılar önemli görevler üstlenmiş ve Kuvayi Milliye hareketinin başarıya ulaşmasında büyük katkılar sağlamışlardır. Tarih boyunca Rusya'ya karşı savaşarak önemli bir birikim kazanan Kafkasyalılar daha sonraki dönemlerde Türklerin zaferlerine büyük ölçülerde yardımcı olmuşlardır. Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan Azerbaycan'da ve Batı Trakya'da kurulan Türk Devletleri'ni, Kafkas asıllı Türkler yaratmışlardır. Kafkasya deyince Türkiye'de akla Şeyh Şamil ve İmam Mansur gelmektedir. 

Bu önderlerin Ruslara karşı uzun süren savaşlarında Kafkasya'da bir halk öne çıkmaktadır: Çeçenler. Rusların Kafkasya'yı işgaline karşı uzun süren bir direnişi gerçekleştiren bu kahraman halk, günümüzde gene bir bağımsızlık savaşının içine girmiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılması ile beraber ortaya çıkan milliyetçilik cereyanları bu halkı da harekete geçirmiştir. Üç yıl önce, Sovyet Cumhuriyetleri ile beraber Çeçenler de bağımsızlıklarını ilan etmişler ve Rusya Federasyonu içinde kalmak istemediklerini bütün dünyaya duyurmuşlardır. Çeçenlerin bu girişimi daha sonra Tatarları da etkilemiş ve bu iki Cumhuriyet, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeniden kurulmak istenen Rusya Federasyonu ile ilgili anlaşmalara katılmamışlar ve bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. 

Çeçenlerin bu bağımsızlıkçı tutumu diğer Federasyon üyesi cumhuriyetleri de etkileyince günümüzde Rusya Federasyonu'nun durumu tartışılır bir konuma gelmiştir. Çeçen Cumhuriyeti, kurulduktan ve bağımsızlığını ilân ettikten sonra Rusya Federasyonuna katılmamış; böylece bağımsız bir devlet olduğunu dünyanın önünde sergilemiş olmasına rağmen, diğer ülkeler tarafından tanınmamıştır. Çeçenlerin özel çabaları ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Çeçen Cumhuriyeti birbirini tanımıştır. 

Şimdi sıra diğer Türk Cumhuriyetlerinin tanımasındadır. Yeniden yapılanma döneminde Rusya ile daha yakın bir ilişki içine giren Türkiye bile yanı başındaki bu cumhuriyeti resmen tanıyamamıştır. Üç yüz yıllık bir zaman süreci içinde Kafkasya göçlerinde önemli bir Çeçen topluluğu Anadolu'ya gelmiştir. Bugün onların yüz bin civarında torunu ülkemizde yaşamaktadır. Türkiye'deki Çeçenler baba vatanlarındaki gelişmelere karşı kayıtsız kalamamışlar ve resmi ilişkilerin kurulamadığı bir dönemde, davet üzerine gayri resmi bir heyet olarak Çeçen Cumhuriyeti'ni ziyarete gitmişler ve bağlantı kurmuşlardır. Kafkasya dünü ve bugünü ile Yakın Doğunun önemli bir bölgesidir. Başlangıçtan beri Kafkasya'nın jeo-politik cazibesine kapılan milletler özellikle Ruslar buraya koşmuşlar, arzularına kavuşmak, yerleşmek için Kafkasya etrafında pervaneler gibi dönüp dolaşmışlar, dövüşmüşlerdir. Bu bölgenin asırlar boyu süren tarihinde çok çeşitli olaylar vardır. Kafkasya'nın tam kilit noktasında olan Çeçenistan, bu saldırılara her zaman maruz kalmış ve savaşmıştır. Çeçenistan, aynı zamanda üç büyük devletin çıkarlarının çarpıştığı yerdir. 

Rusya, Almanya ve İran. Bu bölge kimin olursa, o, diğerlerine karşı üstün olacaktır. İşte bu yüzden Çeçenistan, aralıksız devam eden savaşlara her dönemde sahne olmuştur. Çeçenler, üç yüz yıl Ruslara karşı kahramanca savaşmış, ama sonunda ne yazık ki yenilmiş, esir olmuş ve göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu gün içinde bulunduğumuz olayları ve gelecek günlerin doğuracağı sonuçları kavrayabilmek için geçmiş günlerin tarihini bilmek gerekir. Yeterli bir çalışma için zamanımız olmamıştır. Zira konunun genişliğinin yanı sıra, elimizde belli başlı kaynakların olmaması, bilgilerin bir hayli kabarık olmasına rağmen dağınık bir halde bulunması verimli bir çalışma yapmamızı engellemiştir.

Sam Yayınları
Dizisi: Çağdaş Türk Yazarları
Türü: : Tarih / Siyasal Sosyoloji
Yayına Hazırlayan: Eren Gündoğan
Cilt Bilgisi: Amerikan cilt
Kağıt Bilgisi: Enzo cremy 
Basım Tarihi: Nisan 1993
Sayfa Sayısı:  244
Kitap Boyutları: 13,5x21 cm 
ISBN No: 978-975-520-070-5
Barkod No: 9789755200705
Etiket Fiyatı:  42 TL

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yukarı Çık!